Borusan’ın sanatı, öldürüyor yaşamı
Aksulular, vadilerini HES ile yok etmeye çalışan BORUSAN’ın düzenlediği festivalde seslerini yükselterek, kendini “Sanatın ve Çevrenin Dostu’ olarak sunan BORUSAN’ı protesto etti. Borusan QUARTET’ının konser vereceği Kadıköy’deki Süreyya Operası önünde toplanan Çoruh Aksu Vadisi Koruma Platformu üyeleri ve onlara destek olmak için gelen aralarında Karadeniz İsyandadır Platformu’nun da bulunduğu HES karşıtı eylemciler, ‘Borusan Defol’ pankartının yanı sıra, Borusan’ın bölgedeki katliamlarının fotoğraflarından oluşan ve ‘Borusan’ın sanatı öldürüyor yaşamı’ yazan bir pankart da açtı.
Borusan QUARTET’ının konserini izlemek için gelenler, opera binasının ana kapısındaki eylemle karşılaştılar. Amaçlarının Fazıl Say’ın ileri sürdüğü gibi yeni bir Tophane vakası yaratmak olmadığını belirten eylemciler, Borusan’ın sanata katkı yaparken aynı zamanda da doğayı katleden bir şirket olduğunun bilinmesi için bu eylemi yaptıklarını ifade ettiler.
Çoruh Aksu Vadisi Koruma Platformu adına Hanifi Aksu’nun basına okunan metinde, ‘Borusan’ın kurmak istediği HES’ler insan yaşamıyla birlikte boz ayıdan vaşağa, yaban horozundan dağ keçisine diğer tüm canlıların da yok olması anlamını taşıyor’ denildi. Vadi’nin Kerbela’ya benzetilmek istendiği belirtilerek, ‘eğer vadimizi elimizden alırsanız bu dava Kerbela gibi bin yıl da geçse bitmeyecektir’ dendi.
Basın açıklamasının okunmasının ardından, tulum ve keman çalındı.
Eylemde sık sık ‘Borusan’ın sanatı öldürüyor yaşamı’, ‘Siz yapın biz yıkarız’, ‘Katil Borusan Aksu’dan defol’ sloganları atıldı. Aksu’daki süreci anlatmak üzere hazırlanan bildiri çevredekilere dağıtıldı.
Eylemde basına aşağıdaki metin okundu:
Erzurum-İspir-Aksu Vadisi halkı olarak üç yıldan beri uğradığımız haksızlık, bizzat yöneticiler eliyle artık zulme dönüştürülmüştür. Başından beri kurtulmaya çabaladığımız bu haksızlığa artık tahammül gücümüz kalmamıştır. Şimdi gücü yeten, vicdanlı birilerinin bu zulme dur demesini, diyebilmesini dört gözle beklemekteyiz. Aksu Vadisi olarak ebediyen var olma veya yok olma noktasına yaklaştığımızı hissediyoruz.
Vadimiz Aksu, bölgesinde, ülkesinde ve hatta dünyada birçok yönden eşsiz özelliklere sahip öncelikli olarak korunması gereken bir dünya mirasıdır. Vadi, başta nesli tükenmekte olan dağ horozu, boz ayı, çengel boynuz dağ keçisi, vaşak, su samuru ve kırmızı benekli alabalık olmak üzere daha diğer birçok türe ev sahipliği yapmaktadır. iklim çeşitliliğine ve mükemmel bir bitki örtüsüne sahip olması nedeniyle “Dünya Doğa Örgütü”nce Dünyada mevcut 305 önemli vadiden birisi olarak kabul görmüştür.
Değerli basın mensupları; işte bu doğa harikası vadinin hayat kaynağı, can suyu; HES yapımı gerekçesiyle, gözünü para hırsı bürüyenlere, bir yerlere çıkabilmek için halkın sırtına basarak, halkı ezerek, çevreyi yaban hayatını hiçe sayarak yok edenlere, sözde topluma katkı yapan, sanatın ve doğanın dostu bilinen, köy projeleri olan Borusan’a peşkeş çekilmiştir. Bu vahşete payanda olan onursuz bürokrat ve yöneticileri, Erzurum’da senfoni ile uyutularak, çevre katillerini “fahri doktora” ünvanı ile ödüllendiren üniversite camiasındaki zavallıları şiddet ve nefretle lanetliyoruz.
Borusan sözde köy projeleri ile modern bahçeleri kurarken, Aksu Vadisinde asırlık, onlarca ceviz ve meyve ağaçlarımızı yok etmiştir. Sözde köy projelerinde tarım alanları verimliliğini arttırabilmek için suyun tasarruflu kullanımını amaçlayan Borusan, Aksu Vadisi halkının suyunu elinden alarak tarım alanlarımızı yok etmek istemektedir.
Aksu Vadisi’nin kuzey kısmının “Milli Park”, diğer kısımlarının ise “Yaban Hayatı Geliştirme Sahası” ilan edilmiş olmasına; “Bu tür sahalarda taş üstüne taş konulamaz” kuralının mevcudiyetine rağmen, bu kararları alan, bu kuralları koyan ve uygulamakla sorumlu olanlar, ya aşırı gafletlerinden ya da bilmediğimiz bir bedel karşılığında taş üstünde taş bırakılmamasına göz yummuşlardır. Üstelik Tabiatı Koruma kanunu ile milli parklar ve sit alanlarının kıyımı meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.
Devletimiz tarafından Çoruh Nehri üzerinde 37 adet büyük ölçekli HES projesi uygulanması hedeflenmiştir. Biz bu su akarken bakmıyoruz, yani “su akar Türk bakar” safsatasının muhatapları değiliz. Kaldı ki bakmasını bilenler için bu bakışın maddesel bir karşılığı da yoktur. Bu su ile biz; fasulyemizi, dut ağaçlarımızı suluyor, neslimizi, yaşamımızı devam ettirmeye çalışıyoruz. İstanbul için boğaz ne ise, Aksu Vadisi için de Aksu Çayı odur. Bizim kaygımız sadece çevre dengesi ve çevre kaygısı da değildir. Aksu Çayı yok edildiğinde; vadimiz, vadi olmaktan çıkarak kuru bir dereye dönüşecek ve kendi memleketimizde yaşama hakkımız elimizden alınmış olacaktır.
Biz bu davadan kıyamete kadar sürse de vazgeçecek değiliz. Bu kadar huzursuz edildiğimiz artık yeter.Borusan sana sesleniyoruz. Vadimizi Kerbela’ya, bizi de Hz. Hüseyin’e çevirmeyin, beş yüz yıllık memleketimizi elimizden almayın. Eğer alırsanız, bu dava, Kerbela gibi bin yıl da geçse bitmeyecektir ve sebep olanlara, doğa adına ve tüm vadiyi oluşturanlar adına lanetimiz ilelebet sürecektir.
Çoruh Aksu Vadisi Koruma Platformu