Paşalar Konuştukça Ölüyoruz !

İlker Başbuğ’un son süreçte savaş kışkırtıcılığı yapan , ırkçı söylemleri Barış için Vicdani Ret Platformu olarak taksim tramvay durağında yapılan tiyatral bir eylemle protesto edildi. İlker Başbuğ’un her açıklaması sonrasında köylülerin, çocukların, gerillaların, gençlerin, askerlerin ölmesi şeklinde gerçekleştirilen eylem ”Askere gitme , Kardeş kanı dökme !” , ” Öldürmiycez , Ölmiycez , Kardeş kanı dökmiycez ”, ” Barış için Vicdani Ret ”  sloganları ve basın metnin okunmasıyla sona erdi.

Eylemde okununan basın metni aşşağıdadır ;

Paşalar konuşuyor, biz ölüyoruz!

Bugünlerde herkes konuşuyor. Kimi seçim rantına dönüştürmek üzere gittikleri meydanlardan, kimileri kafalarını uzatmaya korktukları, şov için gittikleri siperlerden konuşuyor. Meclis kürsüsünden konuşup dağa çağıranlar da var aralarında.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ BDP’li milletvekillerine açıktan dağa çıkın diyor. 30 bin Kürt gencinin katledildiğini göğsünü gere gere, savaş baronlarına yakışır bir soğukkanlılıkla dile getiriyor.

Paşalar böyle konuşuyor!

Başbakan Tayyip Erdoğan AKP dışında herkesin varlığından haberdar olmadığı, hiçbir somut adımını göremediği açılımın arkasından yine kefen siyasetine soyunuyor. “Silahlar susamaz” diyor. “Milli birlik ve kardeşlik projesinin” mühendisinin gözlerinde katliamcı kin ve öfkeyi görüyoruz. AKP’nin Rize Belediye Başkanı da savaş tırmanınca dahihane bir çözüm buluyor, bölgesinin erkeklerine Kürt illerlerindeki kadınlarla evlenmelerini salık veriyor, savaşın getirdiği tecavüz kültürünü ve kadının köleleştirilmesini meşrulaştırıyor! Bu devletin siyasetçileri böyle konuşuyor!
Siperlerin arkasında, yüzlerce zorla asker kıyafeti giydirilmiş yoksul gencin koruması ardında konuşmak kolay. Ölen Kılıçdaroğlu değil! Siperde ölen Tayyip Erdoğan değil! Patronlar klubü TUSİAD’ın Başkanı Ümit Boyner “Çocuklarım askerlik yaşına geldi. Güneydoğu’ya göndermek istemiyorum” diyor. Boyner’in korkmasını gerektirecek bir durum yok. Zira bugüne kadar bir patron çocuğu kirli savaşta ölmüş değil. Ama bu patronun sözleri savaşın geldiği noktayı gösteriyor!

Patronlar böyle konuşuyor!
“Ne yazık ki olasılık” diyor Fatih Altaylı cephede ölen yoksul çocukları için. Onun da matematiği en az Başbuğ’unki kadar kanlı. Zengin aile az olduğundan hep yoksul çocukları ölüyor diyor. İtiraf etmeye korktuğu şeyleri olasılık deyip geçiyor. Nasılsa elinde silah olan, ölen o değil. Yazarlar böyle konuşuyor!
Paşalar, patronlar, yazarlar, siyasetçiler, konuşuyor da konuşuyor! Onlar konuşurken her hafta onlarca yoksul gencin cansız bedeni tabut içinde geliyor. Plazalardan, karargahlardan, deri koltuklardan, ve onların medyadaki kalemşörlerinden “savaş, kan, OHAL” sesleri yükseliyor. Tüm bu keşmekeşte sessiz kalan gecekondular, sokaklar, kampüsler oluyor! Artık bu sessizliği yırtmanın, ölümlere dur demenin ve bunu sağır sultan duyana kadar, silahlar susana kadar, bu topraklara barış gelene kadar haykırmanın, asker kıyafeti ve hemen arkasından kefenleri giymeyi kolektif olarak reddetmenin vakti geçiyor! Evet, ölmeyi, öldürmeyi, ölümler karşısında sessiz kalmayı reddediyoruz! Ölümün bu kadar sıradanlaştığı, insan ölümlerinin basit matematik hesabına döküldüğü, insani duygularını aldırmışların bu ülkeyi yönettiği, yağmur yerine kan yağdığı bir coğrafyaya barışı ancak halklar getirebilir. Herkesi barış için bir şey yapmaya, gençlerin ölümüne karşı durmaya çağırıyoruz!

BARIŞ İÇİN VİCDANİ RET PLATFORMU

Sokak