Yaşamın Yeniden Yaratılmasına Karşı Saldırı: Sefire Katliamı
Devletler, katliamlarını özgür halklar üzerinde aralıksız sürdürüyor. Şimdi katliam bir halk devriminin gün be gün yeşerdiği Rojava’da yaşanıyor. Halk üzerinde, baskı ve zulmü meşru gören her muktedir gibi, yaşadığımız topraklarda da bu rolü kararlılıkla üstlenen AKP’nin silah ve lojistik destek sağladığı, TSK kamplarında eğittiği El-Kaide bağlantılı El-Nusra çetesi, Derik’ten Efrin’e PYD’ye bağlı halk savunma güçleri tarafından yenilgiye uğratılmıştı. Yenilgileri hazmedemeyen El Nusra çetesi, Rojava’nın Halep sınırındaki Sefire ilçesine bağlı Tel Hasıl ve Tel Aran köylerindeki sivillere yönelik saldırılar başlatarak, esir aldığı çoğu çocuk ve kadın olan yetmiş Kürdü katletti. Hakim olduğu bölgelerde cami imamlarınca “Kürtlerin canı, kadınları ve malları helaldir.” duyuruları yapıldı. Rojava’nın sınır bölgelerinden, içeriye doğru Kürt halkı göç etmek zorunda bırakıldı.
Sürekli PYD ile sorun yaşayan Özgür Suriye Ordusu ise, kendisine bağlı El-Nusra çetesini desteklemekte ve savaşın ötesindeki bu katliamı da aynı AKP gibi görmezden gelmektedir. Ortak düşmanları Suriye ordusunun, sivillere yönelik bir bombardımanını, dünya genelinde katliam olarak gündemleştiren bu zihniyetin, Rojava’da ki Kürtlere yönelik bu katliamı görmezden gelmesi, sivillerin katledilmesine olan hassasiyetin ne kadar samimiyetsiz olduğunun göstergesidir. Kaldı ki ÖSO’nun şartsız destekçisi AKP de, yaşadığımız topraklarda sivillere yönelik katliamlarla El-Nusra çetesinden aşağı kalmayarak Roboskiler yaratmıştır.
Bir taraftan Barış Süreci “başlattığını” iddia eden AKP’nin, diğer taraftan savaş üssü olarak kullanacağı kalekolların inşaatlarını sürdürmesindeki ikiyüzlülük, Rojava’da da kendisini göstermiştir. Yakın zamanda görüşmek için uğraştığı PYD’li Salih Müslim’in gelip gitmesinden hemen sonra, lojistik ve silah desteği verdiği El-Nusra çetesinin PYD bölgelerindeki sivil halka saldırmasıyla bu ikiyüzlülüğü belirginleştirmiştir. Yıllardır TC ile de savaş içerisinde olan Kürdistan Özgürlük Hareketi, bu ikiyüzlülüklere aşina olduğundan, çok şaşırmayarak gerekli karşılığı verecektir.
Bugün Rojava, iktidarların saldırıları karşısında yaratılan direnişle birlikte halkların -Sünni, Şii, Alevi, Hristiyan gibi inançları ayırt etmeksizin, Kürt, Keldani, Arap, Asuri, Türkmen, Ermeni, Süryani gibi- bir arada, özgür ilişkiler kurabildikleri yaşamdır. Burada, devlette olmayan, paylaşma ve dayanışmayla dolu otoritesiz ve iktidarsız ilişkiler; özgür yaşamın temelini oluşturur. Bu temel üzerine kurulan bir yaşamda, kimliklerin iktidarı da, savaşı da olmaz. Karşılıklı saygı, birbirini anlayan ve hak veren anlayış; devletin kural ve kanunlarına ihtiyaç olmaksızın yaşamın yürütülebileceğini göstermektedir.
Suriye ordusu, Özgür Suriye Ordusu (El-Nusra çetesi) ve TC ile karşı karşıya kalan Rojava, esasında bahane gösterilen tüm teorilerin ötesinde, ideolojik bir savaştadır. Devlet ve devlet anlayışı, onun paralelinde sosyo-ekonomik bir sömürü sistemi olan kapitalizm, Rojava’da yeniden yaratılan yaşamda kendilerine yer olmadığının bilinciyle korku ve telaşla saldırmaktadır. Rojava ise her şeye rağmen, halkın örgütlü gücüyle direnişini sürdürmektedir.
Özgür halklara yönelik girişilen, katliamla en geniş kapsamıyla Rojava’da belirginleşen bu ideolojik savaş, esasen yaşamlarımızın her alanında sürmekteyken bizler de, devlete ve kapitalizme karşı, ezenlerin karşısında tüm ezilenler olarak mücadelemizi sürdürmeli; direnişi yükselterek birer Rojava’lı olmalıyız.
Yaşasın Ezenlere Karşı Ezilenlerin Mücadelesi, Halkların Kardeşliği ve Devletsiz Bir Dünya İçin Anarşizm!
Devrimci Anarşist Faaliyet