Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın 1 Mayıs!
Bijî, Yek Gûlan!
Üsküdar Ünalan Köprüsü’nde sallandırdığımız “Yaşasın 1 Mayıs” pankartımızla 1886’dan 2020’ye 1 Mayıs kavgası sürüyor. Bu kavga emeğin kavgasıdır; adil, özgür, paylaşma ve dayanışmayla dolu bir dünyayı yaratmak isteyenlerin kavgasıdır. Herkesi kavgaya çağırıyor, kavgaya kalkışanları eylemin bereketiyle selamlıyoruz.
1 Mayıs Bildirimiz:
Bizler patronların emeğini sömürdüğü işçileriz. Emek nedir ki? Bir işi yapmak için o işe ayrılan mekânda ve o işe ayrılan zamanda o iş için kullanılan enerji mi? Emekçi olmak da bu emeğin ücretlendirilmesi karşılığında emeğini kiralamak ya da satmaktır. Ama bu alışveriş hiç de adil değildir. Bu emek bizimse emeğimizi ücretlendiren, ücretin ne kadar olup olmayacağını kararlaştıran kim? Toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için yani tüketimi için, üretimin gerçekleşmesi gerekir. Ve üretim için de emek gerekmektedir. Toplumun ihtiyaçlarını belirleyen ve belirlenen bu ihtiyaçların karşılanmasını kararlaştıran kim? Emeğimiz her şeyi yaratıyorsa emeğin kullanılmasında bir şeyin ihtiyaç olup olmadığına, emeğin nasıl ücretlendirileceğinin kararlaştırılmasında biz emekçiler neden yokuz? Koşullarımıza, saatlerimize, yorulup yorulmadığımıza neden biz karar vermiyoruz?
Sorular, sorular ve bu soruların cevaplarını aramak; işte Büyük Bir Mayıs Kalkışması da bundandır. Bundan yüz yıl evvel 1886’da Haymarket’te anarşist yoldaşlarımızın milyonlarca işçiyi örgütledikleri “günde sekiz saat” şiarıyla başlayan Büyük Bir Mayıs Kalkışması.
Biz emeği için kavgaya kalkışanlarız. Üreten bizsek yöneten istemeyebiliriz. Bu bizim hakkımız. Ve patron ya da politikacıların bizi, emeğimizi yönetmesini istemiyoruz. Toplumsal işleyişte neye ihtiyacımız olup olmadığını kendimiz konuşarak, tartışarak kararlaştırabiliriz. İşte istediğimiz özgürlük bu.
1886’dan 2020’ye birçok kriz yaratmıştır kapitalizm. Bazı krizler kapitalizmin kendi krizleridir. Bizler bunlara sadece maruz kalırız. Bazı krizleri de bizler yaratırız. Örgütleniriz, haklarımızı isteriz, haklarımız için kavgaya kalkışırız. Zaman zaman dizini kırsak da kapitalizmin sonunu henüz getiremedik. Ama umutsuzluk yok, çünkü yakındır sonu kapitalizmin. Bazen de şimdi olduğu gibi krizler, her şeyin dışında gelişir. Korona krizi böyle bir krizdir. Kendi kendine var olan ve kendi kendine yok olacak bir kriz. Tabi ki korona krizi süresince her şeyi ranta çeviren kapitalizm, bu krizlerden de karlı çıkma isteğinde olacaktır. Bazı sektörleri kaybederken bazı sektörleri kazanacaktır.
Şimdi yine bir yönetim sorunuyla karşı karşıyayız. Sürecin nasıl ilerleyip ilerlemeyeceğini ya da dayanışmanın nasıl örgütleneceğini kararlaştıranlar bizler değiliz. Korona krizinde dikkatli ama paylaşma dayanışmayla birlik ve beraberliğimizi kuvvetlendirmeliyiz. Ve kuvvetlendiriyoruz. Ama nedir birlik ve beraberlik, paylaşma ve dayanışma? Anarşizmin olmazsa olmaz bu kavramları, örgütlülüğün kavramlarıdır. Toplum örgütlüdür, toplumdaki her birey de örgütlüdür. İhtiyaçların karşılanması, örgütlüyken mümkündür. Herkes verebildiği kadar verirken ihtiyacı kadarını alabilmelidir. Beraberce dedik, bunu demek çok önemlidir. Bu, özgür bir toplumun özgür bireylerini anlatır. Adeta özgürlüğün teminatıdır. Cinslerin ayrışmaması ve erkeğin kadına, yaşlının gence, çalışanın çalışmayana tahakkümünün olmamasıdır. Irkçılığın, türcülüğün olmayacağının teminatıdır. Tüm farklılıklara rağmen beraber yaşayabilmektir.
Yoldaşlarımız sorular sordular ve bu soruları cevapladılar. Bunları birbirlerine anlattılar. Ne emeği kutsayıp emeğin iktidarını savundular ne de başka bir şeyin iktidarını. Çünkü biliyorlardı, iktidar varsa adalet ve özgürlük yoktur. Birimiz bile özgür değilsek hepimizin tutsaklaşacağını.
İktidar, Korona Krizi bahanesiyle bizleri birer birer kapatılmaya alıştırıyor. Salgının yayılmaması için sokağa çıkma yasağı uygularken biz işçileri sokaklara, sokaklardan da atölyelere, fabrikalara, şantiyelere kapatıyor. Salgın yayılıyor, hep hastalanan ve hastalanıp yaşamlarını yitiren bizler oluyoruz. Şimdi yoldaşlarımızın 1886’dan beridir adalet ve özgürlük için başlattıkları kavganın gününü yine korana krizi bahanesiyle yasaklıyorlar.
Yasaklarınız durduramaz bizleri, biz milyonlarız. Milyonlarca emekçiyiz, ezileniz. Bu çalan çırpan, katleden yönetimleriniz bitecek ve biz yönetimsiz bir dünya yaratacağız. Adiliz ve özgür, ihtiyaçlarımızı karşılayabiliriz çünkü tüketeceğimizi üreteceğiz ve yönetiminizi istemiyoruz.
Yaşasın beraberliğimiz, örgütlülüğümüz!
Devrimci Anarşist Faaliyet