Talanın Katliamın Yeni Adı: Kaya Gazı

11 Mayıs 2015
8 dakika okuma

Kapitalist şirketler, yıllardır bu topraklarda devlet desteği ya da direkt kendi teşebbüsleriyle, bir dizi ekolojik yıkıma neden olan enerji projelerine girişmiştir. Diğerlerine nazaran yeni sayılan kaya gazı ise söz konusu şirketlerin son gözdeleri! Kürdistan, Trakya, Karadeniz, Tuz Gölü civarı ve Toroslar’da mevcut tüketim rakamını 40 yıl karşılayacak ‘kaya gazı’ rezervi var olduğu söyleniyor. Yaklaşık 3 yıl önce, Royal Dutch Shell, TPAO (Türkiye Petrol Anonim Ortaklığı) ortaklığıyla, Diyarbakır Sarıbuğday ve Bağdere köylerinde kaya gazı sondaj çalışmaları başlamıştı. Shell’in kaya gazını, enerjide ‘alternatif’ olarak gördüğünü söylemesinin ardından, bir diğer petrol şirketi olan Exxon Mobil da bölgede arama yapmak istediğini söyledi. Bu projeleri ile Shell ve diğer şirketlerin, çıkmayan yerlerden doğal gaz çıkarmaya yarayan fakat çıkartırken de, bütün suyu, toprağı, havayı, tüm canlılığın yaşamını ve yaşam alanlarını bu yöntemle tam bir kıyıma maruz bırakarak, servetine servet katmaya  devam etme iştahı görülüyor. Bölge halkı, yıllardır devletin imha, inkar ve baskı politikaları ile yaşamlarını sürdürmeye çalışırken, halihazırda  yapılan ekolojik yıkımlarla, HES’ler ve güvenlik barajları ile tüm su varlıkları tehlikeye girdi.

Nedir Bu Kaya Gazı?

Yeryüzünün derinliklerinde, kaya tabakasında çözünmüş halde bulunan ve sondaj kuyusu açılamayacak kadar derinde olan doğal gazdan başka bir şey değil aslında kaya gazı. Yeni bulunmuş bir fosil yakıt ve “temiz enerji kaynağı” olarak anlatılan kaya gazı, genelde yerin 3000 metre altındaki kaya kütlelerinde bulunuyor. Kaya gazı çıkarmak için “hidrolik kırılma” adı verilen bir yöntem kullanılıyor. Bu yöntem, sondaj kuyularıyla yerin altına açılan kuyulardan, kayanın içinde patlamalara yol açan 600 kimyasal maddenin karışımının yollanmasıyla uygulanıyor. Bu patlamalar kaya kütlesinde çatlaklara yol açıyor ve serbest kalan gaz, çatlaklardan yeryüzüne çıkıyor. Bu yöntemle kuyularda toplanan gazla birlikte , onu elde etmek için kullanılan kimyasallar da yeryüzüne çıkmış oluyor. İnsanların evlerindeki şebeke suları, suya karışan doğal gaz ve kimyasallarla, çakmak çakınca alev alacak kadar tehlikeli hale geliyor.

ABD Kaya Gazına El Atınca

ABD’de 1972 yılından beri fosil yakıt kaynaklarında büyük sorunlar olduğundan bahsediliyor. Su kaynaklarının korunması için petrol şirketlerine çeşitli ‘yükümlülükler’ getiren 1972 tarihli “Temiz Su Yasası’nda” 2005 yılında yapılan düzenlemeyle, yalnızca hidrolik patlama yöntemiyle doğal gaz çıkaran şirketler bu yasadan muaf bırakıldı. Bu düzenlemeyle beraber ABD, 2009’a kadar doğal gaz üretimini ikiye katladı. Aynı oranda su havzalarındaki zehirlerini de!

Kaya gazı ilk olarak, ‘doğal gaz okyanusu’ olarak adlandırılan Kuzey Amerika’nın Teksas eyaletinde, 1981 yılında çıkarılmaya başlanmış. Patlamayla açığa çıkan kimyasallar, yeraltı suları ve akarsulara karışıp bölgedeki bütün yaşamı yok ederken, halkın içme suyu olarak kullandığı su kaynakları da zehirleniyor ve şebeke suları alev almaya başlıyor. Bölgedeki bütün hayvanlar bu yolla katlediliyor. Sondaj kuyularının yanına kazılan dev çukurlarda biriktirilen sondaj atık maddeleri, havayı solunamaz hale getiriyor. Kaya gazı çalışmalarında Halliburton, Williams, Cabot Oil and Gas gibi şirketler başı çekiyor. Burada biraz daha dikkat çekilmesi gereken şirket, Halliburton! Büyük petrol firmalarının inşaat, güvenlik, lojistik, yangın söndürme işlerini yapmakta olan bu  katil şirket, Amerikan ordusunun yiyecek, içecek, temizlik gibi tüm malzemelerinin özelleştirilmesi kararı alındığında ihaleyi kazanan oluyor. Amerikan ordusuna limanlar, üsler ve yollar inşa etmekte de, yine bu şirket tüm görevi üstleniyor,ya da “üstlendiriliyor.”

ABD tarihinde başkanın en genç yazı işleri müdürü, Panama saldırısı ve 1. Körfez Savaşı sırasında Savunma Bakanı, 2001-2009 tarihleri arasında da 46. Başkan Yardımcısı olan Dick Cheney;aktif siyasetten emekli olup, yüzünü özel sektöre döndüğü 1995-2000 yılları arasında katil şirket Halliburton firmasının genel müdürlüğünü yapıyor! Tüm bu bilgiler ışığında meselenin, sadece ‘enerji’ olmadığı gerçeği daha iyi anlaşılıyor.

Kaya Gazı ve Yarattıkları

Kapitalist şirketler “kaynaklar” tükendikçe yeryüzünün derinliklerine doğru ilerliyor. Bunu da, tüm yaşamı yok ederek yapıyor. Doğal gazda bulunan ve insan sağlığı ile doğada yaşayan bütün canlılar için ölümcül olan propan gazı, etilen gibi gazlar bölgede yaşayan insanlara solutuluyor. Suya, toprağa karışan kimyasallar ise nörotoksin ve kanserojen etkileri olan son derece tehlikeli maddeler. Kaya gazı faaliyetlerinin, yeraltında 4 şiddetinde depremlere yol açtığı bilinmekte. Ayrıca bulunduğumuz coğrafyanın, Kuzeydoğu Anadolu Fay Hattı gibi dünyanın en faal fay hatlarından birinin üstünde bulunması ise, karşı karşıya kaldığımız tehlikenin boyutlarını göz önüne seriyor.

Böylesi derinlikteki doğal gaza şirketlerin bunca yıl el atmamasının sebebi, gazı çıkarmak için kullanılan yöntemin ortalama derinlikteki bir doğal gazı çıkarmak için kullanılan yöntemden %50 daha maliyetli olması.  Petrol şirketlerinin bu ulaşılması zor varlıklara şimdi (bulunduktan 70 yıl sonra) paldır – küldür girmesinin sebebi ise dünyadaki doğal gaz ve petrol kaynaklarının azalması ve akabinde fosil yakıt fiyatlarının içinde bulunduğu sürekli artış. İlk arama çalışmalarıyla beraber, kaya gazının TC ve yakıt sıkıntısı çeken diğer ülkeler için büyük şans olduğu haberlerde geçmeye  başlamıştı. Öte yandan bu haberlerde iki cümleyle de olsa kaya gazı çıkarma yönteminin doğaya büyük zararlar verebileceğinden bahsetmek zorunda kalınıyor ya da “Hidrolik Patlama” sonucu serbest kalan metan gazının küresel ısınmaya neden olabileceği söyleniyor. Neredeyse bütün ülkelerde az ya da çok kaya gazı bulunuyor. Yeterli teknolojiler geliştirildiğinde ise, enerji ihracatında tekel olan ülkelerin tekeli, kaya gazı ile birlikte böylece kırılacak. Özellikle Rusya bu konuda endişeli. Çünkü Rusya’nın artık doğal gazını satamayacağı, buna karşın ABD’nin zaten yeterli olan teknolojisiyle bu gazı ihraç etmeyi amaçladığı biliniyor.

Günümüzde dünyanın en büyük doğal gaz ihracatçılarından ikisi Rusya ve İran. Bu iki ülkenin doğal gaz piyasası üzerindeki etkileri bir hayli fazla. Fakat yeryüzünün derinlerindeki doğal gazın da çıkarılmaya başlanmasıyla bu piyasadaki pazarcıların sayısının artması olası. ABD kaya gazı üretimini hızlandırdığı 2004 yılından bu yana doğal gaz üretimini ikiye katlamış durumda. Çin, Avustralya, Hindistan gibi ülkelerde de büyük kaya gazı rezervleri olduğu bilinmekte. Medya, kaya gazını halka “büyük yenilik”, “enerjide önemli gelişme”, “dengeleri alt üst edecek” gibi sloganlarla duyururken, bu yeni yöntemin neden olabileceği “çevre sorunları”na bir cümle ile değinip geçmektedir. Bu cümlelerde de, kaya gazı çıkartırken doğaya verilen zararın bazı seyrek rastlanan, yanlış uygulamalardan ileri geldiğini söylemekteler. Medya, kaya gazı hakkında kamuoyunda büyük bir manipülasyon yaratmaya çalışıyor. Kaya gazının çıkarılabileceği yeraltı kaya havzaları çok geniş alanları kaplıyor ve çok büyük doğal gaz rezervleri barındırıyorlar. Dünyada doğal gaz içeren kaya havzalarının 38 ülkede olduğu söyleniyor.

Su Savaşları ve Kaya Gazı

Gaz şirketleri ile çiftçilerin yeryüzünde verdiği su savaşları gün geçtikçe sertleşmekteyken, kaya gazı aramalarının hız kazanmasıyla beraber bu savaşın daha da sertleşeceği aşikar. Kapitalist şirketler kaynakları tükettikçe, biz tükeniyoruz. Shell, ExxonMobil, Halliburton ve diğer küresel kapitalist şirketlerin tüm yeraltı varlıklarını tüketmek üzere harekete geçmelerinin nedeni, artık sadece piyasa rekabeti ve bu piyasadan kazanılacak olan milyar dolarlar değil, devasa boyutlara ulaşan projelerle elde edilecek olan ranttır. Öyleki; birileri ceplerini doldurma peşinde koşar adımlar atarken, ‘enerji’ adı altında yaşamlar solmaktadır.  Sondaj maliyetlerinin yüksek olmasından ötürü tam hayallerindeki verimi alamamalarından yakınan şirketler, teknoloji çalışmalarını geliştirdikçe son sürat sömürmeyi sürdürecekler.

Emre Bayyiğit – Patika Dergisi 2. Sayı

Dipnot:

  1. https://www.globalpolicy.org/component/content/article/168/34798.html