“Tasarruflu ampuller”, “A sınıfı enerji etiketli beyaz eşyalar”, “geri dönüşüm”, “imza kampanyaları”, “bağış kampanyaları”, “ağaç dikme etkinlikleri”, “ekolojik kredi kartları”… İşte alın size “yeşil kapitalizm” alın size “ekolojik kapitalizm”. İşte alın size kapitalizmi devirmeden, tüketim alışkanlıklarını değiştirmeden, “yanmakta olan dünyayı” kurtarma reçeteleri.
Stephanie McMillan ve Derrick Jensen’in beraber yazdığı “Dünya Yanarken İnkar Etmek İçin Yapabileceğiniz 50 Basit Şey” tam da yukarıda bahsettiğimiz şeyi anlatıyor. Kitap, “Dünyayı Kurtarmak İçin 20 Formül“, “Küresel Isınmayı Durdurmak İçin Herkesin Yapabileceği 365 Şey” gibi kitaplara ve yazılara gönderme yaparak, bu geçici ve anlık çözümlerin yaşamın devamını değil, sistemin devamını sağlamak amacıyla üretildiğinden bahsediyor!
Hikaye iki ana karakter üzerine oturtulsa da, zengin bir karakter skalasına sahip. Kitapta kimler yok ki? Sürekli “tasarruf” tedbirleri üzerinden düşünen Bananabelle ve onun “dahice” önerilerinin işe yaramaz olduğunu ve asıl sorumlunun kapitalizm ve dünyadaki devletler olduğunu söyleyen arkadaşı. Deneylere maruz bırakılan hayvanlar; yaşam alanları çalınan vahşi hayvanlar; vejeteryanlar; veganlar; meditasyon yaparak dünyayı değiştirebileceğini sanan yalnız kahramanlar; para toplayıp, dilekçeler göndererek şirketlerden ve devletlerden merhamet dilenenler; devlet başkanları; dünyayı yemek için yeryüzüne inen istilacı uzaylılar; aynı dünyayı yemeye çalışan kapitalistler…
Aslında kitap, farklı bir coğrafyayı kendine mekan edinse de, çok aşina olduğumuz bir hikayeden bahsediyor. Nükleer santraller, HES’ler, madenler, taş ocakları, kentsel dönüşüm projeleri ile yaşamı talan edenlerle bu saldırılara dere olup akarak, toprak olup tutunarak, rüzgar olup eserek insanıyla, hayvanıyla, yani yaşamın tüm gücüyle direnenlerin hikayesini anlatıyor!
Günce Akpınar – Patika Dergisi 2. Sayı