Kazanmak İçin 1 Mayıs’ta Taksim’e!
Devlet, bundan birkaç yıl öncesine kadar mitinglere “açtığı” Taksim Meydanı’nı, geçtiğimiz 1 Mayıs’ta halka yeniden kapattı. Katledilen kardeşlerinin anısına 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmak isteyenlerin üzerine, copuyla, tazyikli suyuyla, gaz bombasıyla, plastik mermisiyle saldırdı. Onlarca işçiyi, devrimciyi, ezileni gözaltına aldı, yaraladı; yaralananlar için gelen ambulansların yolunu kesti… Devlet, geçen yıl düzenlenen 1 Mayıs’ta, tıpkı daha önceki yasaklı 1 Mayıslarda yaptığı gibi, aynı terörle saldırdı direnenlerin üzerine. Ama o gün yaşanan saldırı direnenleri yıldıramadı, aksine 1 Mayıs’ın öfkesi, o gün bir isyanı ateşledi.
1 Mayıs’tan günler sonra, Taksim’e çıkan yollar yeniden kapatıldı polis tarafından. İktidar, devlet terörüne, polis şiddetine, kapitalist sömürüye karşı direnenlere; yaşamları için, özgürlükleri için sokaklara çıkanlara Taksim’i yine kapatmak istedi. Ama bu kez başaramadı; 1 Mayıs’la başlayan öfke 31 Mayıs’ta katlanarak büyüdü, sokakları dolduran yüz binlerle bir isyana dönüştü. Onlarca saat süren çatışmalar boyunca polis aynı şiddetiyle saldırsa da, yapamadı; ne sokakları ne de Taksim’i, direnenlere kapatamadı. İşte o gün, hesabı soruldu yasaklanan 1 Mayısların, 77’de katledilen işçilerin, yıllar boyu kaybedilen devrimcilerin, yoksullukların, adaletsizliklerin…
Bu isyanın ruhuyla taşeronlaşmaya, patronlara, iş cinayetlerine, kapitalizme karşı direnmeye devam eden işçilerse, bu süreç boyunca mücadelelerini daha da büyüttüler. Ekmeklerini çalan patronlarına, yaşamlarını çalan kapitalizme karşı grevler, işgaller örgütlediler. Fabrikalarını işgal edip kendi üretim alanlarını kurdular, sendikalara değil öz-örgütlülüklerine güvendiler. İsyanın ruhuyla doğrudan eylediler, mücadeleyi her geçen gün daha da büyüttüler.
Devlet, bugünlerde yine 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nı yasakladığını, işçilere kapattığını söylüyor. Türlü bahaneler üreterek, 1 Mayıs için farklı yerler öneriyor, Taksim’den, 1 Mayıs’ın öfkesini yalıtmaya çalışıyor. Ama bir şeyi unutuyor, bugüne kadar yok saydığı, görmezden geldiği ezilenler, artık kendi örgütlülükleriyle kazanıyor.
Bizler daha önce olduğu gibi, bu yıl 1 Mayıs’ta da, yine Taksim’de olacağız. Önümüze kurulan polis barikatlarına, tüm şiddetiyle artan polis saldırısına, devlet baskısına karşı direnmekten, Taksim’den vazgeçmeyeceğiz. Bundan yüzyıllar önce, 1886’da katledilen yoldaşlarımıza olan inancımızla, bugün hala katledilmekte olan her bir işçinin, ezilenin öfkesiyle sokaklarda olacağız.
Bu yıl Mehmet’le, Ali İsmail’le, Abdullah’la, Hasan Ferit’le, Ahmet’le, Medeni’yle, Ethem’le ve Berkin’le birlikte yeniden yakacağız isyanın ateşini. Biliyoruz ki isyanı başlatmak, isyanı kazanmaktır! Kazanmak için 1 Mayıs’ta Taksim’e!
Anarşist Devrime Faaliyetle!