Sistemin Cahilleri Beyazıttaydı : Kapitalizmi Yıkmak Yaşamı Savunmaktır
YÖK’ün kuruluş yıl dönümü olan 6 Kasım’da İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüs kapısı önünde Devrimci Anarşist Faaliyet basın açıklaması gerçekleştirdi. Eylem boyunca üniversitelerin bireyi duyarsızlaştırdığını,hayatını çalarak kapitalizme uyumlu hale getirildiği söylendi. Eylemde ayrıca 56. gününde olan Açlık Grevi direnişine vurgu yaparak devletin ve kapitalizmin tüm saldırılarına rağmen direnişin sesinin susmayacağını vurgulandı. Sistemin Cahilleri Özgürleşiyor” pankartıyla, eylem süresince sık sık ” İsyan Devrim Anarşi”, ” İktidarı Yok Et Bilgiyi Özgür Kıl”, ” Biji Azadi biji Anarşi”, ” Sistemin Cahilleri Özgürleşiyor”, ” Katil Devlet Yıkacağız Elbet”, “Zindanlarda Direnen Tutsaklara Bin Selam”, “İçerde Dışarda Hücreleri Parçala” sloganları atıldı. Basın açıklaması gerçekleştirdikten sonra eylem sonlandırıldı.
Basın Açıklaması Metni :
Basına ve Kamuoyuna,
Bugün kapitalizmin devlet eliyle köleleştirmeye çalıştığı insanlar olarak, her yönüyle saldırı altında bulunan yaşamlarımızı savunmak için buradayız. 12 sene boyunca eğitim adı altında maruz kaldığımız ehlileştirme politikaları, devletin ve kapitalizmin her türlü yaşamsal değerlerimizin karşısına koyduğu baskıyı temsil etmektedir. Kapitalizme entegrasyonun son aşaması üniversitelerdir. Üniversiteler, 66 aylıktan başlayarak ilkokul, ortaokul ve lise boyunca şiddet, rekabet, hırs ve bencillik kültürüyle kuşatılmış hayatlarımıza son darbenin vurulduğu yerlerdir. Bu sebeple de kapitalizmin devamlılığını sağladığı en önemli özendirme alanlarından bir tanesidir.
Tek amacı yaşamları verimli bir şekilde sömürmek olan kapitalizm, kendisini meşrulaştıran devletle birlikte organize olmakta ve yaşamlarımızın her alanına sızmaya çalışmaktadır. Sermayenin vahşi bir şekilde yaşamlarımıza saldırdığı bir darbenin ürünü olan YÖK, bilim adı altında adaletsizliği, rekabeti, düşmanlığı, güvensizliği ve nefreti, üniversiteler yoluyla hayatlarımıza sokmaya çalışmaktadır. Kişilikleri kapitalizmin tek kurtuluş olduğu algısına örgütlemekte ve genç insanları yaşam boyu köleliğe alıştırmaktadır. Hayallerimiz dahi artık efendiler tarafından zapturat altına alınmak istemektedir. Bugün bizler, düzenin istediği derecede itaatkar olduğumuzda, efendilerin bizlere sunduğu yaşamsızlıktan başkasını düşünemez hale geliriz.
Üstelik iktidar kendini üniversiteler aracılığıyla özendirmekle kalmaz, aynı zamanda verdiği diploma ile kişiyi de gönüllü birer ücretli köleye dönüştürür. Gönüllü hale gelen kölenin varlık koşulu efendinin suyuna gitmekte yatar. Yani kişi hayatını kariyer ümidi ve onun gerektirdiği yaşamı geliştirmeye harcar. Sistemin içinde var olabilmek için, iyi bir efendi olmak, onun karakterini iyi benimsemek gerekir. Bu şekilde bu gönüllü köleler yalnızca etrafında gerçekleşen olaylara, ölümlere, ezilenlerin haykırışına sessiz kalmakla yetinmez, ezilene bir de onlar saldırır.
Senelerdir Kürt halkına karşı yürütülen imha ve saldırı politikalarına karşı sesini haykırmak için yaşamını ortaya koyan yüzlerce insan bedenlerini hapishanelerde açlık grevlerine yatırdı. Bugün, açlık grevinin 56. günündeyiz. Kapısının önünde durduğumuz bu okulun, İstanbul Üniversitesi’nin tutsak öğrencilerinden Hakan Yalçınkaya’da görme kaybı başlarken, Ersin Kazğan, Ahmet Soysal ve Emel Çetin’de ciddi sağlık sorunları başladı. Ankara Üniversitesi tutsak öğrencisi Gulan Kılıçoğlu kritik eşiği geçmiş bulunuyor. Arkadaşlarımız, ve daha yüzlerce insan bugün ölümün sınırında yaşıyor. Devlet ise, bir gelenek olarak yaşamı ve mücadelesini görmemezlikten gelmeye çalışıyor, sesini yükseltenlere saldırıyor, susturmaya çalışıyor. Susmayacağız. Her gün iş kazası adı altında işçi cinayetlerinin yaşandığı, cinayetlerin ise kader olarak yok sayılmaya çalışıldığı bir devlet politikasını, ve onu meşrulaştıran hiçbir sistem görmezlikten gelinemez. Onu yıkmak, yaşamı savunmaktır.
Bugün görüyoruz ki, 2 ve 7 sene arası gerçekleşen üniversite öğretiminin amacı bilgiyi açığa çıkartmak değildir. Söz konusu olan bilgiyi mümkün olduğunca parçalamak ve saklamaktır. İktidarın bilgisi yaşamın nasıl oluşturulacağıyla alakalı değildir, çünkü o yaşamın nasıl yok edilebileceği üzerine kendini kurgular. Diplomayı alan kişi tek bir şey öğrenir; o da sömürünün, yaşamsızlığın devamını sağlayan körlüğün, bencilliğin, nefret ve rekabetin tek gerçek olduğudur.
Evet bizler sistemin cahilleriyiz, çünkü onun bilgisini, sömürüsünü ve her türlü dayatmasını reddediyoruz. Bizler yaşamı savunuyoruz. Yaşamanın da ancak iktidarsız bir şekilde, paylaşma ve dayanışma ile dolu özgür bir dünyada var olabileceğini biliyoruz.
“Yüreğimizde yeni bir dünya taşıyoruz, şimdi şu anda bu dünya büyümekte.”
DEVRİMCİ ANARŞİST FAALİYET