Devletlerin sürekli sempatik kılmaya ve de aklamaya çalıştığı büyük enerji, güç ve para kaynakları bir yaşam için ise sürekli katliamın, felaketin eş anlamlısı haline gelmiş enerji…
Evet nükleer enerjiden bahsediyoruz. Her ne kadar devletler tarafından sürekli olumlu, ihtiyaç olduğu yönünde propagandası yapılmış olsa da, bugün kimden nükleer ile ilgili bir şeyler anlatmasını istesek nükleer silahların korkunç gücünden ya da nükleer santral kazalarının yarattığı ekoloji katliamların çapından başka bir şey anlatamayacaktır. Çünkü 1945 tarihinde Nevada Çölü’nde yapılan ilk denemeden bu yana; nükleer güç tarihinin neresinden tutarsanız tutun , insanlık tarihine geçmiş en büyük katliamlar ile karşılaşırsınız. Nükleer gücün tarihini biraz araştırdığımızda ise aslında dünyaya bildiklerimizin çok daha ötesinde zararlar vermiş olduğunu görürüz. Hiroşima’da, Nagazaki’de yüzbinlerce insanı buharlaştıran, nesilden nesile milyonlarca insanı öldüren atom bombaları (little boy, fat man), Çernobil’de yaşamı onlarca yıl sıfıra indiren santral faciası, işte bunlar nükleer gücün tarihine kazınmış büyük lekeleriydi. Bunların bile buz dağının yalnızca görünen yüzü olduğunu biliyor muydunuz? Devletlerin nükleer silah cephaneliğine giren her nükleer başlığın bedeli nükleer denemeler ile dünyaya defalarca ödetiliyor. Devletler nükleer silahlarının büyük çoğunluğunu okyanusların ıssız bölgelerinde, mercan resifleri ve birçok endemik bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapan gözden uzak tropikal adalarda, çöllerde ve yer altında gizli kapaklı şekilde defalarca deniyor ve her geçen gün ile birlikte patlatılan bombaların gücü devletlerin nükleer rekabetinin de etkisiyle akıl almaz ölçeklerde büyüyor.
Nükleer Deneme İstatistikleri
1945 yılında Nevada Çölü’nde başlatılan Manhattan projesinden 90’ların sonuna kadar geçen, 50 seneyi bile bulmayan küçük bir zaman diliminde , 2000’den fazla nükleer başlık dünya yüzeyinde patlamıştır. Kore, Vietnam gibi devletler arasında sıcak savaşlar ve en çok da devletler arası soğuk savaşın etkisi ile hızlanan nükleer yarış her geçen gün daha yeni, daha büyük bombalar ortaya çıkarmıştır. 1998 yılına gelindiğinde ise yarışı başlatan ABD, 1000’i aşkın nükleer silahı Nevada Çölü’nden Marshall adalarına kadar dünyanın dört bir yanında patlatmıştır. En büyük rakibi Sovyet Rusya ise Sibirya ve Kazakistan çevrelerinde yaklaşık 715 nükleer bombayı patlatmış, sayı olarak rakibinin gerisinde kalmış olsa da “T-sar” gibi insanlık tarihine geçen en güçlü nükleer patlamalara imza atmıştır. Bu yarışta İngiltere çoğunluğu Avusturalya’nın iç bölgelerinde olmak üzere 45 nükleer silah patlatmış, coğrafyadaki canlılarda hala etkileri görülmektedir. Aynı şekilde yarışın bir diğer azılı rakibi Fransa ise büyük çoğunluğu Kuzey Afrika’da olmak üzere 210 nükleer silah patlatmış, yine Çin 45, Hindistan ve Pakistan da 4’er adet nükleer silah patlatmıştır. Bu nükleer denemelerin her birinin akıl almaz yıkımlara yol açtığı su götürmez bir gerçek. Bu patlamaların her birinin anlatabilseydik yüzlerce belki de binlerce sayfaya sığmazdı bu katliam hikayeleri. (Tabi patlama kayıtlarının üstü örtüldüğü için her bir patlamanın kayıtlarına ulaşmak da oldukça zor.) Biz bu denemelerin en bilinenlerinden birkaç tanesini anlatacağız.
Nükleer Denemelere Dair Dünyadan Bazı Örnekler
Bikini Adası Nükleer Denemeleri (Operation Castle):
Bu denemeler ABD’nin Marshall adalarında bulunan Bikini Mercan Atollünde (Atoller dünyanın en eski mercan resifleridir.) 1946 yılında 26 kiloton TNT gücündeki plütonyum tabanlı atom bombası ile başlamış, 1960’lı yıllara kadar 60’tan fazla nükleer silah denemesi yapılmış, ada ve çevresindeki ekolojik yaşama ciddi zararlar verilmiştir. Bu patlamaların en büyüğü ise 1954 yılında 15 megaton TNT gücünde patlatılan hidrojen(termonükleer) bombası Castle Bravo’dur, patladığı anda adayı ve çevresini adeta küle çevirmiştir. Nükleer serpinti 11 bin km karelik bir alana yayılmış, Rongelap ve Utirik atollerine kadar ulaşmış, yerli halk radyasyondan etkilenmiş ve bir çoğunda radyasyona bağlı hastalıklar meydana gelmiştir. Patlama esnasında 145 km uzaklıkta bulunan “Lucky Dragon No. 5” adlı balıkçı gemisinde bulunan 23 balıkçı radyasyon zehirlenmesi yaşamış, 1 balıkçı ise ölmüştür. Abd ve kısmen Avrupa’ya kadar taşınan ve buradaki insanların tükettikleri besinlere bulaşan Strontium 90 adlı radyoaktif çökelti binlerce kişinin kanser olmasına yol açmıştır.
Novaya Zemlya Adası T-sar (Çar Bombası) Denemesi:
Kuzey kutbu çemberi içindeki Novaya Zemlya Adası soğuk savaş döneminde bir çok nükleer silahın deneme alanı olmuştur. Öyle ki bu ada insanlık tarihinin en büyük nükleer patlamalarına şahit olmuştur. Denenen bombaların en büyüğü ise adanın Mityushikha Körfezi’nde Moskova saatiyle 11:32’de patlatılan “Çar Bombası” 57 megatonluk TNT’nin aynı anda patlamasına eş değer bir güç ile patlayarak insanlık tarihinin en güçlü bombası olarak tarihe geçmiştir. Patlama o kadar güçlüydü ki güneş yüzeyindeki enerjinin %1’i kadar bir enerji açığa çıkarmıştır. Bomba o kadar büyük bir katliam makinesiydi ki; patlamanın yarattığı alev topu 965 kilo metre uzaklıktan rahatlıkla görülebilmiş, hatta Finlandiya’dan duyulmuştur. Patlatıldığı alanı kelimenin tam anlamı ile cehenneme çevirmiş patlama alanından 100 km uzaktaki canlılar da dahi 3. derece yanıklar meydana gelmiş, patlamanın yarattığı şok dalgası ve nükleer serpinti dünyanın çevresini 3 kez dolaşmıştır. Dünyanın her yerindeki yaşamı etkilemiştir.
Semey Nükleer Denemeleri:
Sovyetler Birliği Kazakistan’ın kuzeydoğusunda yer alan Semey Kenti yakınlarında bir nükleer deneme alanı kurmuş ilk olarak RDS-6s ve RDS–37 kod adlarıyla ilk hidrojen bombalarını denemiş ve bu tarihten sonra Semey deneme alanında yaklaşık 500 nükleer başlık patlatmıştır. İlk denemelerde yerleşim alanları bile boşaltılmamış ve insanlar adeta birer denek gibi kullanılmıştır. Bölgedeki bu katliamlar canlı yaşamı üstünde yüksek kanser oranları ve radyasyon zehirlenmeleri ile kendini hala göstermektedir.
İngiltere’nin Avustralya’da Gerçekleştirdiği Nükleer Denemeler:
İngiltere 1952 yılında ilk nükleer bombasını, Montebello’da patlatmıştır. Fakat bu Avusturalya topraklarında patlatılan son bomba olmayacaktı. Nitekim öyle de oldu; bu alan yetmedi. İlerleyen günlerde Maralinga ve Emu Fields adında iki nükleer test alanı daha kuruldu. Güçleri 27 kilotonluk bombalara varana kadar onlarca nükleer silahı Avusturalya coğrafyasında patlattı İngiltere. Avustralya coğrafyasında yapılan denemelerin en bilineni ise Operation Buffalo ve Operation Anter adları ile tarihe geçmiştir. Denemelerin etkileri Avustralya coğrafyasının dört bir yanına yayılmıştır.
Hiroşima’da patlayan atom bombasının bölgedeki yaşam üzerinde yarattığı tahribatın ürkütücü boyutları karşısında dehşete kapılmamak elde değildir. Daha büyük binlerce bombanın yaşadığımız kürede patlamış olduğunu düşününce, hayal gücünü dahi zorlayan bu büyük tahribatların gündem işgal etmiyor olması şaşırtıcı ve öfkelendiricidir. Afrika kıtasında Fransa tarafından patlatılan nükleer silahların bu gün Afrika’da yaşanan kuraklık ve verimsizlik üzerindeki etkisini anlatan bir istatistik yayını yoktur. Nükleer güç tarihinde katliamlardan başka bir şey bulamadığımız gibi nükleer gücün geleceği de devletlerin güç ve kar hırsı uğruna yaşamı küle çevirmek olacaktır.
Miraç Bilge – Patika Dergisi 2. Sayı