Mantık felsefesi, dil felsefesi gibi konularda uzmanlaşmış Avusturyalı Witgenştayn’ı belki tanırsınız, belki tanımazsınız. Ancak işkenceci bir öğretmen ve Stalinist olan Wittgenştayn’ı mutlaka tanımalısınız!
Bazıları için 20. yüzyılın en önemli filozoflarından Ludwig Witgenştayn, 26 Nisan 1889’da Avusturya/Viyana’da doğdu. Babası Viyana’nın en zengin fabrikatörüydü, onların sağladığı imkanlar dahilinde toplumsal hiyerarşideki önemli basamakları rahatça tırmandı. Felsefe üzerine yazdığı yazıların ses getirmesinin ardından artık, felsefeye dair yazacağı şeyleri tamamladığı düşüncesiyle başka alanlara yönelmeye karar verdi. Bir iddiaya göre Lev Tolstoy’dan ve onun özgür öğrenim modellerinden etkilenmişti, ancak pratik yaşantısında tam tersi yöntemler izledi.
Witgenştayn’ın öğretmenlik yaptığı dönemler, bizlere politik düşüncesi, toplumsal statüdeki yeri ne olursa olsun öğretmenlerin öğretmen, okulların okul olduğunu gösteriyor. 1926 yılının Nisan ayında, Avusturya’nın Otterthal bölgesinde yaşanan olaylar, biyografisini yazanlar ve onu aklayanlar tarafından ne kadar gizlenmeye çalışılırsa çalışılsın günümüze kadar gelmeyi başardı. Witgenştayn burada ilkokul ve lise dönemindeki çocuklara öğretmenlik yapıyordu. Bir gün ders sırasında sinirlendiği 11 yaşındaki Josef Haidbauer’in kafasına vurarak onu bayılttı. Şikayetler sonucunda olay rapor edildi, ancak devletin adaletinden adaletsizlikten başka bir şey çıkmayacağı belliydi. 17 Mayıs’ta Gloggnitz’te görülen davada Witgenştayn’ın ruhsal açıdan dengesiz olabileceği söylendi. Uzun süren mahkeme sürecinin ardından suçsuz bulundu.
Ancak Haidbauer, tabii ki Witgenştayn’ın şiddetini uyguladığı tek öğrenci değildi. Öncesinde birçok öğrencinin kulaklarını kanatacak kadar, saçlarını kopartacak kadar hızlıca çekerek işkence yaptı. İşkenceye maruz kalanlardan bazıları, kendilerine işkence eden zalim öğretmenlerinin yaptıklarını anlattı. Öğrencilerin çoğu, Witgenştayn’ın kendilerine de böyle davrandığını doğruladı. Bir öğrencinin ailesine göre “Witgenştayn bir öğretmen değil, hayvan terbiyecisiydi” çünkü bu aile de hayvanlara böyle davranmanın yanlış olmadığını düşünüyordu!
Witgenştayn’ın politik dünyasını da eylemleriyle doğru orantılı düşünceler şekillendirdi. 1930’lu yıllardaki Sovyet iktidarıyla arasında güçlü bir bağ hissediyordu, ama Sovyet vizesi almakta güçlük çekiyordu. 6 Temmuz 1935’te arkadaşı Keynes’ten İngiltere’deki Sovyet Büyükelçisi Ivan Maisky ile iletişime geçmesini ve kendini tanıtmasını istedi. Bunun karşılığı olarak ise İngiltere’nin en büyük felsefe dergilerinden Philosophy’de diyalektik materyalizmi öven bir yazının yayınlanmasını sağladı.
Kronştad, Holodomor gibi katliamların, binlerce infazın, sansürün ve şiddetin sembolü olmuş Sovyet devletine gönülden bağlı Witgenştayn’ı felsefesinin yanında bir de bu yönleriyle yazmayı önemli gördük.Yani işkenceci bir öğretmen olarak… Witgenştayn çok düşünmüş ama boş düşünmüş!