Mezopotamya Sosyal Forumu (MSF) tarafından düzenlenen “Ekoloji Forumu”na katılan “Karadeniz İsyandır Platformu” aktivistleri, Karadeniz’in Kürt coğrafyasıyla kardeşliği ve muzdarip olduğu noktanın asimilasyon ve köy boşaltma projeleri olduğunu belirterek, 90’lı yıllarda Kürt coğrafyasında yapılan köy boşaltmalarının bu gün Karadeniz’de HES projeleri ile yapılmak istendiğini ifade ettiler.
29-30 Ocak arasında Amed-Diyarbakır Sümerpark’ta düzenlenen ekoloji forumu yapılan asamble ile sonlandı.
Birkaç ay öncesinden ön çalışmaları hazırlanan ekoloji forumu 29 Ocak’ta Tigris salonunda yapılan açılış konuşmasıyla başladı. Açılış konuşmaları sonrası program içerisindeki oturumlara ayrılan katılımcılar tartışmaları Ferat, İştar, Munzur, Ararat salonlarında sürdürdü.
Bodrum’un Yalıkavak Belediyesi’ndeki 22 lüks villanın inşatında çalışan ve 3 aydır paralarını alamayan işçiler, inşaatın içinde kefenli eylem yaptılar. Üzerlerine “açız” yazılı kefenler giyerek eylem gerçekleştiren işçiler yine “açız” sloganları attılar. İşçiler; “3,5 ay önce çalışmaya başlayan 170 işçinin yaklaşık 450 bin lira alacağını ancak patronun şimdiye kadar 50 liranın dışında ücret ödenmediğini” söylediler. 40 […]
Bugün saat 07.30 sıralarında Beypazarı- Çayırhan karayolu Kuyucak Köyü yol ayrımındaki Beşpınarlar Mevkii’nde kaza meydana geldi. Mardin’in Mazıdağı İlçesi’nden yıllar önce göç ederek Ankara’nın Beypazarı İlçesi’ne yerleşen ve 20-25 TL yevmiye ile havuç toplamak üzere Fasıl Köyüne giderken iddiaya göre hatalı sollama yapınca, karşı yönden gelen ve kül yüklü İbrahim Karayel in yönetimindeki TIR ile […]
WikiLeaks ifşaatlarıyla ilgili yegane şaşırtıcı şey, hiç şaşırtıcı olmamaları. Tam da öğrenmeyi beklediğimiz şeyleri öğrenmedik mi? Asıl rahatsızlık görünümler düzeyindeydi: artık herkesin bildiğini bilmediğimiz numarasına yatamayız. Bu kamusal alanın paradoksudur: nahoş bir hakikati herkes bilse bile uluorta söylemek her şeyi değiştirir. Bolşevik hükümetin 1918’de aldığı ilk tedbirlerden birisi, Çarlık döneminin külliyatını, gizli diplomatik belgelerini, anlaşmalarını, halkı bağlayan kararların arka planını kamuya açmak olmuştu. Burada da hedef, resmi iktidar aygıtlarının bütün işleyişiydi.
İşte WikiLeaks’in tehdit ettiği şey, iktidarın bu resmi işleyişi. Buradaki gerçek hedefler kirli detaylar ve onlardan sorumlu olan bireyler değildi; diğer bir deyişle, iktidarda olanlar değil, iktidarın ta kendisi, onun yapısıydı.
Zaten tartışmanın fitilini ateşleyen Karadeniz İsyandadır Platformu, “biliyoruz, bu isimleri saydığımız andan itibaren bu açıklamanın gazete ve televizyonlarda haber olması ihtimali neredeyse yok gibi” ifadesini bir “kâhin” gibi açıklamasına eklemişti.
Nitekim öyle de oldu…
Peki, neydi çevreci cenahında fırtına koparan bu açıklama, kimlerin adı geçiyordu ki medya “nevet körüm” kıvamında görmemeyi tercih etmişti?
Karadeniz İsyandadır Platformu, çevreciliğiyle maruf olan Türkiye Erozyonla Mücadele Vakfı’na (TEMA), ağır suçlamalar getiriyor ve bu vakfın kurucuları arasında çok sayıda HES yapan şirketin de olduğunu belirtiyordu.
Geçtiğimiz aylar içerisinde Kürt Vicdani Ret Hareketi’nin açıkladığı vicdani retlerin ardından, Demokratik Yurtsever Gençlik de Harbiye Orduevi önünde yapılan eylemle devletin askeri olmacağız dedi. 68 gencin vicdani reddini açıkladığı eyleme Barış İçin Vicdani Ret Platformu ”Biz Barışa İnanıyoruz” pankartıyla , Devrimci Anarşist Faaliyet de kara bayraklarıyla katıldı.
21 Ocak 2010 tarihinde Eskişehir Adalar’da vicdani redci Enver Aydemir’in tutuklanmasını protesto etmek amacıyla basın açıklaması yapan ve “Enver Aydemir vicdanımızdır” pankartı açan gruptan Enver Aydemir’in babası ve avukatı dahil toplam 5 kişiye, halkı askerlikten soğutmak iddiasıyla 318’den dava açıldı. İddiaya göre bu eyleme katılan Halil Savda, Mehmet Atak, Fahri Fatih Tezcan, Ahmet Aydemir ve Davut Erkan, “herkes bebek doğar, barış için vicdanı redciler, hiç kimse asker doğmaz, biz orduya sadece fındığa gideriz, Enver Aydemir serbest bırakılsın” şeklinde slogan atarak halkı askerlik hizmetinden soğutacak etkinlikte bulunma ve propaganda suçunu işledikleri gerekçesiyle yargılanacaklar.
Geçmişte katliam yapanlar, yıllar sonra milletvekili ya da bakan olarak devletin en üst kademelerindeler. ‘Devlet için kurşun sıkan’larla ‘Teferruatlar’ bir olmuyor elbette. Şimdinin tetikçileri de katliamlarının ilk karşılıklarını almaya başladılar bile: çocuk mahkemesinde yargılanacaklar ve erken tahliye olacaklar
Polis ya da jandarma kurşunuyla öldürülen, karakoldan sağ çıkamayan, panzerlerinizin altında ezilen, gözaltında kaybedilen, diri diri kuyulara atılan, sürgünlerde ölüme terkedilen, vatan mevzu bahis olunca teferruat sayılanlar, 3 yıldır olduğu gibi bu yıl da Teferruatlar pankartıyla 19 Ocak’ta Hrant’ın yanındaydı.
