Aksu Vadisi’ne HES yapmak isteyen Borusan şirketinin kendi ismini taşıyan Flarmoni Orkestrası’nın İstanbul’daki konseri Çoruh Aksu Vadisi Koruma Platformu ve aralarında Karadeniz İsyandadır Platformu’nun da olduğu HES karşıtları tarafından protesto edildi.
Kilitçiler inisiyatifi, öğretmenler Gününde yapılan bu eylemle ‘özgürlüğümüze kilit vuranların mabetlerini kilitledik’lerini duyurdu.
“Onlar kuşların kelebeklerin kanat çırpışını, rüzgarla dans edisini, öldürdükleri balıkların nasıl su balesi yaptığını görmezler, kuruttukları derelerin çoşkun sesini duymazlar ve kuşların seslerini dinlemezler. Çünkü onlar sanatı kültürü sadece şehirlerde kapalı salonlarda yapılır sanırlar. Ancak bimeliyiz ki; boldorozlar vadiye indiklerinde, yaban hayvanlar öfkelendiğinde ve Aksulular isyan ettiğinde BORUSAN artık son konserini veriyor olucak!..
Bir çocuk daha, Uğur’un yasında…
Mehmetçik yine sizin ve bizim güvenliğimiz için, bir çocuk vurdu. Üstelik bunu 12 yaşında 13 kurşunla öldürülen Uğur Kaymazın ölüm yıldönümünde yaptı. İyilik güzellik timsali sevimli Mehmetçik eline düşen halkın kaderine ağ örmek, tabutuna çivi çakmak konusundaki başarısını böylesine ağır, zul bir tesadüfle bir kez daha gösterdi. Bu çocuk 14 yaşında. Kim bilir devlet-i ali’nin bekasına helal getirecek ne yaptı o sivilceli esmer suratıyla. Ne oyunlar etti ÇOCUK.
Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısına karşı direnişi yükseltmeliyiz!
Rize İkizdere’de SİT kararının ardından Doğa Katliam Projeleri olan HES’lerin İptali gündeme gelince İktidar aceleyle “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu” tasarısını Meclis’e sunmaya girişti. Yasaları değiştirip kendi yasa dışılığına kılıf hazırlamaya kalkışıp yasanın içeriğini tarafların ve halkın tartışmasına bile fırsat tanımadan.
Aynalar; dünyayı gerçek göstermez, gerçekleri görmek istiyorsan Aynaları kırman gerekir!
Kapitalizm büyük bir gösteri toplumu yarattı. Artık çevremizde gördüğümüz her şey onun sembolleri ve metaları haline geldi. Hayatın her alanında inanılmaz bir tüketim söz konusu. Kapitalizm yarattığı bu tüketim toplumu sayesinde büyümekte ve durdurulamaz bir hale gelmektedir.
Dikiş Atölyesimiz başlıyor!
Güzel görünmek ve güzel giyinmek adına alışveriş mabetlerini dolduran çılgın insanların dünyasında yaşıyoruz. Bu anlamda “Güzel olmak” insanları birer bedene, birer markaya, birer imaja indirgemek anlamına gelmektedir. Daha yenisini ve farklısını sürekli önümüze seren anlayış böylece ihtiyaçlarımızın asla sonu olmayan, çılgınca bir tüketime dönüşmesini sağlıyor.
Ege Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi, “Ben vicdani retçiyim ve bir gün bile askerlik yapmak istemiyorum” diyen ve üç buçuk aydır tutuklu bulunan vicdani retçi İnan Süveri tahliye etmedi. 8 Kasım’da Süver’i yargılamaya devam eden Askeri Mahkeme, Buca Cezaevi’nde tutuklu bulunan Süver’in tutukluluk halinin devamına karar verdi. Düşünce Suçuna Karşı Girişim, yargılamanın 6 Aralık’a bırakıldığını duyurdu. Bu durumda vicdani ret düşüncelerinden dolayı Süver’in tutukluluğu dört aya çıkmış olacak.
“Her Türk” asker doğmuyor ama her gün “bir Türk,” asker olduğu için ölüyor bu memlekette. Savaştan, söz ediyorum, evet. Ama cepheden söz etmiyorum; çatışmadan, operasyondan, baskından, hatta pusudan bile söz etmiyorum.
Kışladan ölüm haberleri geliyor her gün. Kalpleri ne söylerse söylesin, gururlarının sesi daha yüksek çıktığından belki, anneleriyle “Beni merak etme; çabucak döneceğim” diye vedalaşıp, birliğine teslim olurken daha, tezkere için gün saymaya başlamış çocuklar ölüyor her gün. Nöbet tutarken vuruluyorlar; yatakhanede ölü buluyorlar onları; atış talimi sırasında hedef oluyorlar. Ölüyorlar; “eğitim zayiatı” diye not düşülüyor. Öldürülüyorlar; “intihar etti” deniyor onlar için.
Loç vadisine bugün tam 11 iş makinesi girdi, vadi hergün adeta tecavüze uğruyor. Köylü bir taraftan şirketle başetmeye çalışırken diğer taraftan jandarmanın yanlı tutumu ile savaşıyor. Son yaşanan olaylara ilişkin loç vadisi bir basın bülteni yayınladı..
