HALKLARLA SAVAŞAN DEVLETLER KAYBEDECEK
22 Ocak 2018
Afrin, Afrinlilerindir. Afrin’de yaşayan halklar, bu topraklarda ölmüş ve bu topraklarda doğmuşlardır. Orada yaşamak, herhangi bir planla programla alakalı değildir. Bir strateji olarak Afrin’de değillerdir. Afrin onlar için su, ekmek , aş, oyun, öykü, arkadaş, dost, sevgili, sokak, ev, mahalledir. Devlet içinse sadece bir stratejidir. Afrin ve Afrinlileri umursamayan bir strateji.
Şimdi Suriye’nin parçalanmasıyla sonuçlanan ve bölgede bir çok devleti parçalayacak olan Enerji Savaşı’nın bir stratejisidir Afrin saldırısı. Devletler, bu savaşları “vatandaşları için” yaptıkları yanılgısını yaratırlar. Vatandaşlarını bu yanılgıya inandırabilmek içinse milliyetçi muhafazakar bir propaganda yaparlar. Bu, içeride de dışarıda da kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. İçeride seçimlerde oy için gerekliyken dışarıda masalardaki rant için geçerlidir. Enerji kaynaklarının çıkarılması, taşınması, satılması gibi tamamen ticari bir sürecin tartışmasını yaşayan yöneticiler, kazanımlarını arttırabilmek için tüm malzemelerini kullanırlar. Tüfek, tank, uçak sayısının önemli olduğu bu tartışmalarda, en önemlisi asker sayısıdır. Asker bir malzemeden farksızdır. İşte bu milliyetçi muhafazakar yanılgının yaratılması da bundandır.
Kim birileri daha çok kazansın diye bir savaşa katılır ki? Kim her zaman her yerde devlet ya da şirketlerce satılan, damlası ekmekten pahalı olan benzin için savaşır? Bir litre benzin zammında her şeyin zamlandığı gerçeğiyle yaşayan bizler, hep kaybeden bizler, neden hep kazananlar için savaşalım ki? Gerçekte kimse savaşmaz bunlar için. Bu gerçeği bildikleri için ihtiyaçları var milliyetçiliğe, muhafazkarlığa.
Şimdi gazetelerden televizyonlardan yanılgı sloganları “Milli, milli, milli!”, “Milli irade, milli birlik” haykırılıyor. Asla açıkça söyleyemezler şunu; “Biz üçün beşin peşindeyiz”, “Savaşın ya da savaşmayın, size benzini de her şeyi de satacağız. Size ürettireceğiz, size tükettireceğiz, sizi sömüreceğiz.” İşte devletlerin planı, programı, stratejisi, savaşı budur. Biz halklar -zorunlu olarak devletlerin vatandaşları olanlar- her şeyi değiştirebiliriz. Bugün Afrin halkı bunu değiştirdiği için özgürce yaşamaktadır. Kobanê’de, Cizire’de, Chipas’ta değiştirildiği gibi. İşte halkların savaşıyla devletlerin savaşı arasındaki önemli fark da budur. Devlet, savaşında kendi sisteminin daha çok kazanması, daha çok kazanması için kuralsızlığıyla saldırır. Tanklarıyla, uçaklarıyla bombalar. Yaralar, öldürür, katleder ve tüm yaşamı tutsaklaştırmak ister. Halklar savaşında ise özgürlük vardır.
İki gündür Afrin’e atılan her bomba, atılan her mermi özgürlüğe atılmaktadır. Masada payını artırmak isteyen TC, Afrin saldırısını başlatmıştır. Milliyetçi ve muhafazakarlıkla yaratılmış bu yanılgıya kurulmuş bir stratejidir. Tamamen bir seçim stratejisidir. Tamamen bir ticari stratejidir. Devletin savaşı bir stratejidir. Halkların savaşı ise özgürlüktür. Ve özgürlüğü için savaşan bir halkı, hiç bir devlet yenemez.
DEVRİMCİ ANARŞİST FAALİYET