Kara Mavi bayraklar İSYANDA BU UŞAKLAR!
Çoruh’tan, Senoz’dan, Şavşat’tan, Fındıklı’dan, Paparttan, Hemşin’den, Macehel’den, Sinop’tan, Cide’den, Bartın’dan , Görele’den tüm Karadeniz den geldiler…Dersimden, Hasankeyf’ten geldiler…Egeden Allianoiden geldiler…
25 Nisan Kadıköyde binlerin sesi Çernobil’i unutmadı, Nükleere ve tüm canlı yaşamını yok eden enerjilere HES’lere ve termik santrallere “Artık yeter” demek için buluştu.
Mitingin çağrıcısı olan Karadeniz İsyandadır Platformu kara-mavi bayrakları, dövizleri, yöresel kıyafetleri ve isyanıyla miting alanında yerini aldı. Nükleerin sadece ölüm getirdiği vurgusunu anlatabilmek için hazırlanan mizansen oldukça ilgi çekti. Yere yığılan ölü insanlar sirenler eşliğinde isyan sesleriyle miting alanına doğru koştular. Yürüyüş sırasında sıkça tekrarlanan isyan sloganlar miting alanında da sürdü.
Ayrıca mitinge Amasralılar, Doğa-Der, DBH, YDG ve Beşiktaşlı Halkın takımı da destekçi olarak katıldı.Tüm kortejlerin alana girmesinin ardından miting tertip komitesi adına konuşmalar başladı. Miting çağrıcıları adına yapılan ortak açıklamada yaşamı yok eden enerji projelerine karşı ortak mücadeleyle direnileceği belirtildi. Ortak açıklamanın yanı sıra Cideliler, Hasankeyfi Koruma platformu, Karadeniz İsyandadır Platformu, Munzuru Koruma Platformu adına yapılan konuşmalarla bölgelerde yaşanan HES, termik santral ve baraj projesi katliamları anlatıldı. Konuşmaların yanı sıra İlkay Akaya ve grup Marsis’in sahne aldığı miting halaylar ve horonlarla sona erdi.
Karadeniz İsyandadır Platformu’nun okuduğu konuşma metni aşağıdadır.
Yaşama Sahip Çıkan Yürekli İnsanlar, Hoşgeldiniz,
Sizleri yok edilmeye direnen Karadeniz’in tüm isyankârlığıyla selamlıyoruz.
24 yıl önce bugün Çernobil’de nükleer reaktör patladığında radyasyon bulutları Karadeniz’in üzerine çöktü… o günden beri iktidarlar felaketi görmezden geliyor, bizlere ihanet ediyor. Artık kanserden ölümlerin sıradanlaştığı Karadeniz’in acısı hergün büyürken devlet halen ‘ tedavisi pahalıdır’ diye karadeniz halkını ölmeye terk ediyor. Çernobil’in 24. yılında, nükleer enerjinin yol açtığı yıkım ve katliam nedeniyle bizler bu günü karadenizlinin isyan günü ilan ediyoruz.
İktidar yaşadığımız acıları görmezden gelip Sinop’ta Nükleer Santral kurabileceğini, Bartın’ı, Gerze’yi termik santallerle yaşanmaz hale getirebileceğini zannediyor, halkı sokaklara döküyor. Sinop Gerze’de halk şu an bizimle beraber meydanda, dünyanın efendilerinin bize dayatmaya çalıştığı, doğa katili enerji üretim yöntemlerine karşı haykırıyor. Karadeniz dünyanın terk ettiği enerjilerin “çöplük üssü” olmayacak! Sinop’ta, Mersin Akkuyu’da meydanlara akanlara selam olsun
[nggallery id=22]
Bugün Karadenizi tehdit eden tüm yok edici enerji yatırımlarına karşı horonumuzla, isyanımızla meydanlardayız. Karadeniz, tarihinin en ciddi yokoluş tehdidi altında. bizler buna artık yeter demek için, tüm coşkumuz ve inadımızla yaşam alanlarımızı, kültürümüzü, dillerimizi savunmak için buradayız.
İktidarların hesapları hırslarıyla birleşince karadenizin coğrafyasında bugüne dek talanlar ardı ardına geldi. Sahil yoluyla denizinden koparıldı, hiçbir potansiyeli geliştirilmediği gibi Fiskobirlik’e Çaykur’a el atılarak halkı yoksullaştırıldı, büyük kentlerin varoşlarına mahkum edildi, madenler, taş ocakları, yayla yolları, dere ve denizlere boşaltılan atıklarla sorumsuzca talan edildi .Yetmedi,baraj ve HES projeleriyle her vadiye göz dikildi.
Tarih böyle yıkım yazmamıştır: Sadece Giresun- Artvin arasında 750, tüm Türkiye’de 1700’e varan baraj ve HES projesiyle, enerji üretimi bahanesiyle sularımız 49 yıllığına şirketlere devrediliyor, akarsular yataklarından alınarak tünellere hapsediliyor, halkın arazileri kamulaştırılıp yok yere milyonlarca ağaç kesiliyor, dere yatakları hafriyatla dolduruluyor, üstelik üretilecek enerjinin nakil hatlarının yaydığı radyasyonla adeta her vadi bir Çernobil’e dönüştürülüyor. Giderek Karadeniz kültürünün kaynağı vadiler insansızlaştırılıyor, tarım, köylülük tasfiye ediliyor. Karadeniz’in akarsu vadilerinde geri dönüşsüz bir doğal ve kültürel katliam yaşanıyor.
İktidarın enerji masalıyla yutturmaya çalıştığı bu talanın asıl amacı sularımızın ticarileştirilmesidir.Türkiye’deki HES sürecinde, su rant grupları için kazanç kapısı edilmiştir. Lisans ticareti, proje borsası oluşmuştur.Yöre halkı, iş vaadi ile kandırılmaya çalışılmış, ancak bu projelerin hiçbir yerine dahil edilmemekle birlikte yaşama alanlarından koparılmıştır.
Bu yağma projelerine karşı Karadeniz vadilerinden yükselen isyan artık göz ardı edilemez, birbiri ardına gelen mahkeme kararlarıyla yapılanların yanlışlığı ve haksızlığı teyit edilirken iktidar gördüğü bu direnç karşısında yeni yeni manevralara girişiyor: Güya bütüncül havza planlaması yapacağını ve derelere bırakacağı can suyunu iyileştireceğini duyuruyor, HES kapsamındaki yörelere yine ÇED misali göstermelik planlama yapıp bizi ikna edebileceğini zannediyor.
Yanılıyorlar!!!!
Artık yeter !!
İktidarların hesaplarında yaşam hakkına yer yoktur bunu çok iyi biliyoruz; suyun kullanım hakkı halktan alınıp şirketlere satılacak Yaşamlarımız bu katiller tarafından gasp edilecektir. Soluduğumuz havaya, içtiğimiz suya, tüm canlıların hayatlarına göz dikenlere karşı ise isyanımız sürecektir.
Su her canlının yaşam hakkıdır, sular kamunundur, kadimden aktığı yatağı yurt edinen halklarındır. Tüm yer altı ve yer üstü kaynaklarımız halkın ortak varlığıdır, can suyu da sularımızın tamamıdır. Önce bunları içinize sindirin.
Çağımızın en değerli doğal kaynağı suları ele geçirme hırsıyla tutuşan, su savaşlarının efendiliğine soyunanlara şunları söyleyin: boşa heveslenmesinler; nasıl Brezilya’da, Hindistan’da, Peru’da, Afrika’da halklar onların oyunlarını boşa çıkarttıysa biz de bu topraklarda direneceğiz, bu halkı su mültecisi ettirmeyeceğiz, biran önce sularımızdan, vadilerimizden, yaşam alanlarımızdan defolun!
Ey derelerimizi katletmenin karşılığını Amerikan Doları cinsinden hesaplayanlar,
Ey kurnaz manevralarla halkı HESlerle,Nükleer ve Termik Santrallerle uzlaştırabileceğini sananlar,
Ey vadilerimize el uzatan gözü dönmüş şirketler
Derhal bütün inşaatları durdurun, bütün hayatı yok eden enerji projelerini iptal edin.
Demokratik, halkın karar alma süreçlerine katıldığı, yeni su politikalarını, yeni enerji politikalarını birlikte oluşturmak için samimiyetinizi gösterin.
Yoksa dinmez bu isyan!
Ey sevdamızı dediğimiz dereler! Ey ata ruhlarımız vadiler!
Ey isyanı doğasından öğrendiğimiz Karadeniz!
Yoksan bitmez bu direniş!
Çoruh’tan, Senoz’dan, Şavşat’tan Fındıklı’dan, Papart’tan, Hemşin’den, Macehel’den, Sinop’tan, Cide’den, Bartın’dan , Görele’den tüm Karadeniz den geldik…
Artık yeter diyoruz..