Açılan kanallar, savaşlar, nükleer denemeler ve atıklar. Petrol sondaj istasyonları, yapay adalar, deniz üstünde yükselen oteller, köprüler, sanayi atıkları, evsel atıklar, trol ve kaçak avlanmalar. Liste uzatılabilir.
Denizler; yaşadığımız yüzyılın altın madenleri tabiriyle boşuna anılmıyor. Altın madenlerinde yaşanan ‘tükenişi’ bir gün denizlerde de yaşayacağımız aşikardı. 2050 gibi yakın bir zamanda balık türlerinin çoğunun tükeneceği, denizlerdeki canlılık oranının zaten hali hazırda hızla düştüğünü anlatıp duran kara bir senaryo çizilmekte ekranlarda dönen ‘yeşil ekran’ kuşaklarında!
Bu büyük ve müdahale edilmemesi halinde sürekliliğini koruyan madenin ve onun yarattığı büyük pazarın farkında olan devletler ve STK’lar, 2000’li yıllar itibarıyla çeşitli projeler ortaya koydular. Yok olan türler ve biyolojik çeşitlilik maskesi ardında sürdürülebilir balık stokları, “sürdürülebilir ekonomi, sürdürülebilir balıkçılık, sürdürülebilir turizm” gibi, paranın ekonomisi temelli amaçlarını dile getirmeye başladılar.
Çare; Kurulan Koruma Alanları
Özellikle Akdeniz’de yoğunlaşan koruma alanları yaratma projeleri, başta AB sonra devletler ve STK’ları memnun etme yükümlülüğündedir. Bu noktada kodamanlara az önce bahsi geçen ‘sürdürülebilirlik’ lerden bahsederken, yerel halklara ‘türlerin devamlılığı, bizim devamlılığımız, birbirimiz için varız’ propagandasını yapar. Türlerin devamlılığı ve deniz sağlığını hedef eden projeler radikal kararlar almayı ve uygulamayı gerektirirken, bahsini ettiğimiz projeler esnek şartlar çerçevesinde de değişimin mümkün olabileceğini iddia eder. Projenin programlanma süreci bitirilirken, süslü bir iki açıklama, akademik bir raporla bu şirketler kendilerini aklar. İsmi değişse de, bir önceki sürecinde iyi pazarlanarak yerel halkın ve gönüllülerin güvenini sağlayan proje için artık paranın ekonomisi çok daha meşru bir zemindedir.
Oluşturulan ciddi projeler, projeleri ortaya koyanların “çevreci”, insan merkezci anlayışlarının kurbanı olup, ekolojik uyumun ve gerçek bir dönüşümün önüne geçmektedir. Mesele “sürdürmeye” geldiğinde narin ayakları, toprakta parçalanan, kumda yanan; gönüllülük esasını içinde kaybolduğu kapitalizmde kaybetmiş karakterler yaratmaktan öteye gidememektedir.
Türlerin Devamlılığı Mı, Pazarın Devamlılığı Mı?
Torre Guaceto’nun balıkçıları, deniz türleri ve yaşam ortamlarına en az hasar verecek balık avlama aletini bulmak için bilim insanları ile beraber çalıştılar ve haftada sadece bir kere avlanmayı kabul ettiler. Bugün, Hırvatistan’ın Lastovo Tabiat Parkı dâhil olmak üzere, birçok başka ülkeden balıkçıyla öğrendiklerini paylaşıyorlar. Haftada bir kere avlanma ve uygun avlanma aletlerini aramak, “verebildiğin kadarını ver, ihtiyacını kadarını al” ilkesine uysa dahi, var olan çalışma ekolojik değil de ekonomik temeller üzerinde yükseldiğinden hafta da bir avlanmanın miktarını asla açıklayamayacaklar.
“Sürdürülebilir Turizm”, “ Sürdürülebilir Balıkçılık” kapitalistlerin kendi neden oldukları ekolojik yıkıma karşı, ekolojik yıkımı sürdüren hatta kat be kat arttıran yeni projeler üretmeleridir. Kısacası bu kapitalizmin yeni, sahte yüzüdür. “Ekosistemi değil, ticareti temel alan sistemleri araştıran ve ticaretin gelişimi noktasında denizel canlılarını ‘koruyormuş’ gibi yapıp, onları sadece bu amaç uğruna kullanmaya odaklanmış sistemleri kurgulayan, projelendiren yöntemlerdir. Bu tür projelerde amaç; sermayenin ekonomik sürdürülebilirliğini sağlamaktır.
Belen Yıldırım – Patika Dergisi 2. Sayı
Dipnot:
Bu ‘Çevreci’ Projelerin Bazı Örnekleri:
- http://d2ouvy59p0dg6k.cloudfront.net/downloads/making_mpas_work__turkish__2.pdf
- http://www.tudav.org/index.php/tr/akdeniz/120-medpan-cal-sta
- http://www.wwf.org.tr/ne_yapiyoruz/doga_koruma/doal_alanlar/ka_kekova/seamed/
- http://www.dka.gov.tr/859-kaskekova-dkada-surdurulebilir-turizm-projesi-basliyor-IcerikPage.aspx
- http://www.turmepa.org.tr/icerik.aspx?id=228
- http://www.csb.gov.tr/gm/mpgm/index.php?Sayfa=sayfa&Tur=webmenu&Id=11625