Nasıl ki EZLN kapalı yüzleri ve kamuflajlarıyla Meksika devleti özelinde dünyadaki tüm iktidarların yüreğine korku saldıysa; Zapatist Kahve Kooperatifleri de paylaşma ve dayanışma ile kapitalizmin neo–liberal şirketlerinin korkulu rüyası olmaya başlıyor!
Aslında Zapatist Kahve Kooperatifleri Hareketi, 17 Kasım 1983’te Chiapas dağlarında ilk gerilla kampının kurulmasıyla başlayan ve 1 Ocak 1994’de Chiapas’ın özgürleştirilip, otonom bölgelere çevrilmesiyle doruk noktasına ulaşan EZLN’nin (Ulusal Zapatist Kurtuluş Ordusu) silahlı direnişinden pek de farklı değil. Nasıl ki EZLN kapalı yüzleri ve kamuflajlarıyla Meksika devleti özelinde dünyadaki tüm iktidarların yüreğine korku saldıysa, Zapatist Kahve Kooperatifleri de paylaşma ve dayanışma ile kapitalizmin neo–liberal şirketlerinin korkulu rüyası olmaya başlıyor!
Kahve, dünyada petrol ve zeytinyağından sonra ticareti en fazla yapılan “hammaddedir”. Kahve, bu özelliği ile büyük şirketler ve aracıların elinde üretiminden işlenmesine ve dağıtımından satışına kadar yüz milyonlarca insanın sömürülmesine yol açan bir silaha dönüşüyor. Kahve üretiminde önde gelen ülkelerden olan Meksika’nın Chiapas bölgesi ise kapitalist şirketlerin ağzını sulandıracak kadar büyük bir paya sahip.
Sömürünün hâlihazırda çok yoğun olduğu bu alanda, 1989’da neo liberal hareketin yükselişinin hızlanmasıyla beraber “Uluslararası Kahve Anlaşması”ndaki kısmen de olsa üreticiyi koruyan maddeler feshedilmiş ve tarihte “Kahve Krizi” olarak adlandırılan, kriz patlak vermişti. Tabi ki tüm krizlerde olduğu gibi bu krizde de büyük kahve şirketleri ve aracılar karlarını katlarken, yoksul köylüler daha da yoksullaşmıştı. Öyle ki; bu dönemde aracılar köylüye 1 kg kahve için, sadece 60 Cent öderken, aynı kahvenin kilosu, Avrupa ve Amerika’daki süpermarketlerde en az 10 Euro’dan satılıyordu.
Kahve fiyatlarındaki bu düşüş yerel üreticiler ve köylüler için bardağı taşıran son damla oldu ve 1 Ocak 1994 devriminin önünü açan olaylardan biri haline geldi. 1994 Zapatist devriminden sonra silah seslerinin azalmasıyla Zapatistler sosyal ve ekonomik hayatı düzenlemeye koyuldular. Köylüler bu düzenlemelerin önemli bir ayağı olan kooperatifleşme çalışmalarına başlarken, EZLN de ürünlerin Meksika dışında dağıtılacağı dayanışma ağları kurmak için çalışıyordu.
Nihayetinde ilk kahve kooperatifi, Mut Vitz (Dağ Kuşları) Chiapas’ın dağlık bölgelerinden Juan De Libertad’ta 200 küçük üreticinin katılımıyla kuruldu ve 1999’da, muhalif dayanışma ağları vasıtası ile aracılara ve vahşi kapitalizme hiç bulaşılmadan yaklaşık 345 ton kahveyi Avrupa ve Amerika’da dolaşıma soktu. “Dağ Kuşları Kooperatifi” takip eden 3 sene içerisinde üretim kapasitesini yeni üyelerin katılımıyla beraber beşe katladı. Fakat “Dağ Kuşları Kooperatifi” tüm üreticilerin katılımıyla aldığı bir kararla, hem biyolojik kahve sertifikası için gerekli olan 3 senelik geçiş sürecini tamamlanmasını hem de diğer bölgelerde de yeni kooperatifler kurulmasını teşvik etmek için bir süre üye almamayı seçti.
Bir diğer kooperatif Yachil Xojobal Chulchan (Gökyüzündeki Yeni Işık) 2001 yılında kuruldu ve 2002’de 328 üyeye ulaştı. Daha sonra sırasıyla; Yochin Tayel Kinal (Yeni Bir Diyar için Çalışmaya Başlamak) ve Ssit Lequil Lum (Doğa Ananın Meyveleri) kooperatifleri birer sene arayla kuruldu ve hemen bu üretim ve dağıtım zincirinin birer halkası haline gelmeyi başardılar.
Kooperatif ve dağıtım ile ilgili kararlar, tüm üyelerin bir araya geldiği meclislerde tartışılıyor ve işlerin kolay yürümesi için oluşturulan yürütme kurulu tarafından hayata geçiriliyor. Yürütme kurulu katılımcıların inisiyatifleri ile her 3 senede bir yenileniyor.
Toplamda iki bin beş yüz kişinin dahil olduğu kahve kooperatifleri, her yıl yüzlerce ton kahveyi üzerine makul bir “geçinme payı” koyup , Avrupa ve Amerika’daki dayanışma ağlarına gönderiyor. Bu süreçten sonra Avrupa ve Amerika’da belli merkezlerde işlenen kahve 13 ayrı ülkede muhalif grup ve kolektiflerce dolaşıma sokuluyor. RedProZapa (Zapatist Ürünler Dağıtım Ağı) ile ilişkili olan bu kolektifler hem para ve kar hırsı gütmeyen bir “geçim ekonomisi” anlayışını hayata geçirmiş oluyorlar hem de Chiapas’taki otonomların ayakta kalmasına katkıda bulunuyorlar. Şöyle ki; bu dağıtım ağları vasıtası ile sağlanan gelirlerin azımsanmayacak bir kısmı otonomlardaki, eğitim ve sağlık gibi sosyal giderler için harcanıyor.
Tüm bu verilere ve deneyimlere bakarak tekrar düşündüğümüzde, kooperatif çalışmaları ve dağıtım ağları Chiapas köylülerinin bir “geçim kaynağı” olmasının ötesinde Zapatist Hareketin ayrılmaz bir parçası, daha doğrusu Zapatist köylü yoldaşların söylediği gibi “silahların sustuğu yerde başlayan söz ve eylemin en somut örneğidir.”
Aslına bakılırsa sadece kooperatiflerin ismine baktığımızda bile, Dağ Kuşları, Gökyüzündeki Yeni Işık, Yeni Bir Dünya için Çalışmaya başlamak, Doğa Ananın Meyveleri- üretilen ve dağıtılan şeyin sadece kahve çekirdekleri değil aynı zamanda yeni bir dünyaya duyulan özlemin Chiapas’ta yeşeren ve tüm dünyaya yayılan tohumları olduğunu görebiliriz.