Kapitalistlerin Son Stratejisi:
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 2012 yılını Kooperatifler Yılı ilan etti. Yoksulluğun azaltılması, istihdam sağlanması ve sosyal entegrasyonun altını çizen, “Kooperatif girişimler daha iyi bir dünya kurar” temasına vurgu yapan Birleşmiş Milletler bu kararla bireyleri, toplulukları ve hükümetleri kooperatifler konusunda teşvik etmek istediğini belirtiyor. Birleşmiş Milletler’in, hazırlığı yaklaşık 12 yıl öncesine uzanan bu projesi incelendiğinde, bunun aslında bahsedildiği gibi bir sorumluluk projesi olmadığı anlaşılıyor.
Binyıl Kalkınma Planı’nın kararlarının alınmasından itibaren, Birleşmiş Milletler’in alt örgütlenmeleri ve onların bu projedeki paydaşlarından olan Dünya Bankası ve IMF hemen harekete geçmişti. Ardından Güney Asya, Güneydoğu Asya, Doğu Asya, Sahra Altı Afrika, Güney Amerika gibi kişi başı gelirin günlük ortalama 1,25 $ olduğu bölgelerde, finansal yardımlar hemen uygulamaya konulmuştu. Bunun bir aşaması olarak da kapitalist üretim-tüketim ilişkileri içerisinde (ucuz işgücü olmak dışında) etkisiz eleman olan bölge insanlarının,ekonomik ve kültürel olarak da kapitalizmi içselleştirmesi için -üreten ve tüketen bireylere dönüştürülmesinde- kooperatif şirketler bir araç olarak kullanılacaktır.
Birleşmiş Milletler’in yine bir sosyal sorumluluk projesi olarak ortaya koyduğu Kooperatifler Yılı Projesi de aslında kooperatif girişimlerini yani “şirketleşen kooperatifleri” yükseltmekte, “paylaşma ve dayanışmayı” temel alan kooperatif yapısına saldırmaktadır. Dolayısıyla sermaye ve kar üzerinden şekillenen “kooperatif şirketlerin” önünü açmakta ve bunu yaparken de “sorumluluklu kapitalizm” imajını yaratmaktadır.
Birleşmiş Milletler çeşitli ihtiyaçlardan doğan birçok kooperatif modelini, şirketleşme yolunda bir aşama olarak değerlendirmekte ve daha geniş bir sosyal ve ekonomik gelişim kılıfına uydurmaya çalışmaktadır. 2012 yılının Kooperatif Yılı ilan edilerek yapılmak istenilen şey, toplumsal anlamda paylaşma ve dayanışma ilişkileriyle bezeli toplumsal imece kültürünün yeniden yaratılması değil; bireylerin ya da toplulukların çıkarları dâhilinde ortaklığı esas alarak kuracakları kooperatiflerin, kapitalizmin karşı karşıya kalacağı krizlerde bir süspansiyon aracına dönüşmesi olacaktır.