Tamı tamına 45 milyon lira…
Peki, 45 milyon lira ile ne yapılır?
5 liralık banknotlar olarak bozdurup uç uca eklerseniz İstanbul’dan Macaristan’a yol yaparsınız.
Yan yana dizerseniz Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı’nın zeminini 10 kez kaplayabilirsiniz.
“Bana çıkarsa çatır çatır yerim” diyorsanız her gün 2000 lira harcayarak, 62 yıl geçirebilirsiniz.
Gayrimenkule yatıracaksanız, 45 milyon lira ile 100 bin liralık 450 ev yahut 64 rezidans alabilirsiniz, ya da 68 bin cumhuriyet altını alıp, altınlar içinde yüzebilirsiniz.
***
Önün arkan, sağın solun kapitalizmin fırsatlar rüyası…
Ya sana çıkarsa? Ya tutarsa?
Bu satılık hayallerden sen de bir tane alıyorsun. “Ver abicim ordan bir çeyrek bilet, bana çeyreği de yeter” diyorsun “Stadı 2,5 kere kaplasam da olur”. Artık bu hayaller senin. İşi bırakabilirsin. Yüzüne bir gülümseme yayılıyor. Patronunu düşünüyorsun, çalıştığın yılları… Uzak bir geçmişte kalmış hepsi, dalıyorsun hayallere… “Parayı bankaya yatırsam zaten faizi yeter. Önce bir ev alıcam. İstanbul’un dışında, Şile’de, evet evet. Sahilde bir ev, sakin. Tası tarağı toplayıp gidicem buralardan. Kimseye belli etmemek lazım. Ortadan kaybolurum. Sonra bir tura çıkarım. Önce Karadeniz’i gezerim, Hopa’ya kadar. Oradan Batum’a geçerim. Gürcistan’a, oradan da Rusya’ya… Tadını çıkara çıkara… Sonra ver elini Avrupa… Venedik, Paris, Roma… Gezerim dünyayı. Sonra dönerim tabi, insanın memleketi gibi olur mu? Bir bahçe yaparım evin yanına; domates, biber hep bahçeden. Biraz toprak da almak lazım tabi. Bir arazi alsam; badem diktirsem evladiyelik… Birkaç dönüm de zeytinlik Gemlik tarafından, güzel olur oralarda sofralık…”
***
Senin bu mütevazı hayallerin birbiri ardına dizilir, çekiliş gününe kadar… Sonra bir el düğmeye basar, belirler talihlileri. Toplar düşer birer birer. Birinci şanslı numara 9, ikincisi 5, sonraki 7…
Tek tek bakarsın, hayaller birbiri ardına uzak, hatta hiç yaşanmamış bir geçmişe doğru kayıp giderken sen patronunu düşünürsün, çalıştığın ve çalışacağın günleri, ayları, yılları. Gerçeğin en keskin hali görünmeye başlar yeniden. Ama yine de kontrol edersin biletini tekrar tekrar… Ve o sırada bir de bakarsın ki biletine amorti çıkmış. “Sevinsem mi üzülsem mi” arasındaki gelgitlerde gider gider gelirsin. Ve ertesi gün senin ve senin gibi binlercesine bir cevap yankılanır sokaklarda: “Amortiler değişir, amortiler amortiler amortiler…”
Kapitalizmin bu fırsatlar rüyasında amortiler değişir, peki ya hayatlar?
Özlem Arkun
[email protected]
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 9. sayısında paylaşılmıştır.