Taksim Gezi Parkı’na yönelik projelerin iptali talebini içeren gösterilerin tüm hızıyla devam ettiği 6 Haziran 2013 tarihinde İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin ‘Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi’ni iptal ettiği ortaya çıktı.
İstanbul Mimarlar Odası’nın açtığı davada 1/5000 ile 1/1000 ölçekli Nâzım İmar Plan değişikliklerinin iptaline ilişkin görüşünü belirten bilirkişi raporunda ‘‘Dava konusu Koruma Amaçlı İmar Planı değişikliklerinin çevre, kültürel ve doğal miras, kültürel ve ekonomik yapı, teknik altyapı, sosyal donatı, yapı ve sokak dokusu, mülkiyet yapısı, ulaşım, dolaşım sistemi, şehircilik, planlama ve koruma ilkelerine uygun olmadığı” kaydedilmişti.
Bilirkişi raporunun 3 haftalık bir sürede incelenmesinin ardından karar vermek için 6 Haziran günü toplandığı anlaşılıyor. Yani Gezi protestolarının en sert günleri sırasında.
Taksim’de çalışmaları devam eden yayalaştırma, Gezi Parkı ve Topçu Kışlası gibi bütün projelerin iptali anlamına gelen bu kararın açıklanmasının geciktirilmesi, Taksim gezi direnişinin daha da sertleşmesine, buna bağlı olarak polisin tutumunun sertleşmesine, birçok kişinin ölmesine, yaralanmasına, gözaltına alınmasına neden olmuş oldu.
Yani Taksim Dayanışması ile görüşmesi sonrası “elbette bir mahkeme kararı çıkarsa onu uygularım” diyerek oyalama yolunu seçen Tayyip Erdoğan’ın bu kararın bilgisinde olması muhtemel. Yani bir iptal kararı varken, bunu açıklamayarak yokmuş gibi davranıp, direnişçileri kanunsuz ilan etmek adaletli görünemez ancak devletlerden adalet beklemekte çok saflık olurdu.
Devlet hem kanunlar ile kendi meşruluğuna inandırmaya çalışıyor, hem de işine gelmeyen kanunlara kendisi de uymayarak, kendini kanuna uyduruyor.
Adalet sarayları gerçekten de kan kokuyor.