Koç Holding’in Taksim Gezi Direnişi’ne destek verdiği, sahibi olduğu Divan Oteli’ne polisleri sokmadığı türünden söylentiler yayıladursun, gene bu holdingin parasıyla yapılan İstanbul Bienali’nin küratörü Fulya Erdemci, bu yılki bienal mekanları olarak daha önceden düşündükleri Gezi Parkı, Taksim Meydanı, Tarlabaşı Bulvarı, Karaköy ve Sulukule Mahallesi gibi alanlardan çekildiklerini açıkladı.
Yapılan açıklamada “vatandaşlarının özgür ifadelerine izin vermeyen otoriteden alacağımız izinle sokaklarda sanat projeleri gerçekleştirmenin onların varlık nedenleri ile çelişebileceğine karar verip çekilme kararı aldık” deniyor. Ancak Koç Holding’in, meselenin 3-5 ağaç meselesi olmaktan çıktığı, beş kişinin ölümüne yol açan polisin “destan” yazdıkları değerlendirmesi yapan devletle karşı karşıya gelmek istememesini, belki de Mustafa Koç’un “Fulya, biz aptal mıyız?” diye sormuş olması şeklinde algılamak daha doğru olacaktır.
Açıklama, kamusal alandan çekilen 13. İstanbul Bienali’nin, bankalara ve şirketlere ait ARTER ya da SALT gibi mekanlarda yani “parasal” alanda yapılacağı bilgisiyle bitiyor. Böylece, sanat sokaktan kurtulmuş, para bankalarda kalmış, Koç devletine kavuşmuş, devlet de Koç’suz kalmamış oluyor.
Mekan bulma sıkıntısı çeken Bienal’e bizim önerimiz, Beşiktaş Başbakanlık Ofisi’dir. Böylece sanatın da devletin istediği gibi olması en iyi şekilde sağlanmış olacaktır.
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 12. sayısında yayımlanmıştır.