Geçtiğimiz yıl Haziran ayında çıkartılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nı ve benzeri yasaları Meydan Gazetesi’nin 6. sayısında değerlendirmiştim. Bu yasayı genel hatlarıyla değerlendirmemden bugüne kadar geçen sürede yazının haklılık payının ortaya çıkmasının ötesinde, bugünlerde yasanın kaygılandırıcı bir toplumsal etkisi söz konusu. Bu etkinin sebebi on binlerce işsizin iş umudu, bu alanda çalışacak taşeron şirketlerin ve devlet onaylı kursların rant alanı, devleti ve patronları sorumluluktan kurtaracak olan çok da yeni olmasa da artık her iş yerinde bulunması zorunlu bir meslek: İş Güvenliği Uzmanlığı.
İş Güvenliği Uzmanı nasıl olunur? İş Güvenliği Uzmanları Ne İş Yapar?
İş Güvenliği Uzmanlığı, önce (4857 sayılı) İş Kanunu’nda tanımlandı. Ardından (6331 sayılı) İş Sağlığı ve Güvenliği adlı yasada her iş yerinde bulundurulması zorunlu bir meslek halini aldı. Zorunlu olması iş güvenliği uzmanlığının milyonlarca işsiz için yeni bir iş alanı olmasını beraberinde getirdi. Tabi ki bunda medya ve sosyal medya üzerinden “geleceğin mesleği”, “işsizlere yeni bir
iş umudu” gibi nitelemelerin de önemli bir payı var. Yasa ve yasanın son düzenlemelerine göre, bakanlığın müfettişleri ile üniversitelerin iş sağlığı ve güvenliği bölümünden mezun olanların dışında yine üniversitelerin tüm mühendislik bölümleri, mimarlık bölümü mezunları ile fizik, kimya, biyoloji mezunları ve teknik öğretmenler iş güvenliği uzmanı olabilecek. Onlarca yıl bir iş sahibi olabilme umuduyla okuyan ve neticesinde çoğunluğu işsiz olan bu insanların iş güvenliği uzmanı adıyla da olsa “bir meslek sahibi” olmaları elbette o kadar kolay değil. Öncelikle denkleştirebilirse 1500 ile 3000 lira arası bir ücret karşılığında kursa yazılması gerekiyor. Kurs ilk 15 gün uzaktan eğitim, sonraki 15 gün ise yüz yüze eğitim ile sürecek 1 aylık bir programdan oluşuyor. 1 aylık kurs eğitiminin ardından bir iş yerinde (40 saat) yaklaşık bir hafta staj yapıp “kursa gitti belgesi” alınması gerekiyor. Ardından bakanlığın yılda 3 defa yapacağı sınavlara girerek 100 puan üzerinden en az 70 puan alması gerekiyor.
Tüm bu süreci tamamlayan diplomalı işsiz, artık yeni bir diploma daha almış olacak. Bu belge ile çalışacak olan iş güvenliği uzmanının ise üç farklı çalışma şekli olacak. Fiilen olanaksız olsa da yasal olarak tanımlanan bireysel olarak iş güvenliği uzmanlığı yapabilir veya Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri (OSGB) denilen taşeron gibi işleyen şirketlerin bir elemanı olarak patronlara hizmet edebilir. Diğer bir çalışma yöntemi de yasada belirtilen koşul ve sayıda işçi çalıştıran iş yerlerinde kurulacak İş Sağlığı ve Güvenliği Birimleri’nde (İSGB) çalışabilir.
İş Güvenliği Uzmanı, Neyin Güvenliğini Sağlayacak?
Artık her iş yerinde zorunlu olarak bulunması gereken iş güvenliği uzmanları en temelde iş yerinde gerçekleşecek potansiyel “iş kazalarını” tespit etmek ve bunları önlemek amacıyla patron ile işçi arasında adeta bir köprü görevi görecek. Ancak daha önceden de kurulmuş olan bu köprü iş cinayetlerini, işçi katliamlarını önlemek bir kenara, katliamların ve cinayetlerin resmi verilere işlenmemesini dahi çözümleyemiyor. Yaklaşık altı ay içerisinde tam anlamıyla hayata geçirilecek olan iş güvenliği uzmanı çalıştırma zorunluluğu da elbette çözümleyemeyecek.
Bugüne kadar çıkartılmış tüm “İş Sağlığı ve Güvenliği Yasaları” nasıl farklı bir amaca hizmet ediyorsa bu yasa ve yasanın getirdiği iş güvenliği uzmanları da aynı şekilde aynı amaca hizmet edecek. İşçilerin yaşamının güvenliği için değil, işin güvenliği yani patronun güvenliği için çalışacak. İş cinayetlerinin doğrudan failleri olan patronun ve devletin işçi katliamlarındaki sorumluluklarını hafifletecek. Karşılığında ise 3 bin lira ile 10 bin lira arasında değişecek bir ücret alacak.
Bu işi şirketlerde, “patrondan sonraki adam” gibi yetkileri bulunanlar tabi ki gönül rahatlığıyla yapacaktır. Ancak birçok farklı sebepten dolayı üniversitelerin iş bulamayacakları bölümlerinde kıt kanaat okuyan, neticesinde diplomalı işsiz gibi bir unvanla yaşamını sürdürenlerin vicdanı bu işi nasıl kaldıracak? Patronu denetliyormuş gibi bir görüntü sonucunda, işçilerin yaşamını yitirmemesi için elinden geleni yaptığını düşünerek mi yoksa zaten aldığı ücret yaşamını idame ettirmesine yetmeyen bir işçiye baret takmadığı için para cezası keserken mi vicdan rahatlığını yaşayacak? Elbette iş güvenliği uzmanı olacaklar başlarda bu vicdani sorgulamayı yapacaklardır. Ancak bu işi yaptığı sürece işçiyi ve işçinin yaşamını çok da önemsemeyecektir. Tıpkı patron gibi.
Halil Çelik
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 12. sayısında yayımlanmıştır.