Domates, sapsarı çekirdeğinden filizlenip, daha yeşillenir yeşillenmez buram buram kokusunu saçmaya başlar ve çiçeği meyveye dönerken güneşin deminde olgunlaşır; içinde yazın tazeliği, güneşi ve kokusuyla gelirdi soframıza. Oysa şimdi, aylardan Ekim, pazarlardaki tezgahlarda tek tük yazdan kalma domatesler, onlar da artık sona kalanlar, don vuranlar.
Oysa havaların soğumaya başladığı, türlü türlü salgınların kol gezdiği bu mevsim dönümü havalarda, her derdin devası bir tas domates çorbası. Fakat dolabı açtığınızda, çekirdeği içinde filizlenmiş, salatalıktan daha kıtır kıtır bir domatesse karşınıza çıkan, durum gerçekten kötü demektir.
Ama tabi yine de var her şeyin bir çaresi. Yazın domatesleri tezgahlarda kalmasa da raflarımızda yerini aldı. Hep birlikte üretilen domates konserveleri, domateslerin en güzeli.
Tarladan gelen domatesler, konserve şişelerine dolarken
Yaz sona ererken gidip tarlasından topladık domateslerimizi, olgunlaşmış domatesleri doldurduk kasalara ve taşıdık bahçemize. Böylece başladı tatlı telaşımız.
Önce konserve şişelerini yıkadık el birliğiyle; birimiz köpükledi, ikimiz duruladı. Ağustosun sıcağında serin suyun içinde konserve şişelerini yıkadı bazılarımız. Bazılarımızsa kasalara dizdi yıkanmış şişeleri, diğerimiz taşıdı ve yerleştirdi hepsini tek tek ertesi gün doldurmak üzere. Tozlanmasın diye örttü üstünü 300 şişenin.
Ertesi gün doğan güneşle uyanıp, başladık domatesleri yıkamaya. Yıkanmayan domatesler kasalardan döküldü suyla dolu leğenlerin içine, yıkananlarsa temiz kasalara dolduruldu tekrar, tek tek soyulmak üzere. Bir süre elbirliğiyle yıkadıktan sonra, biriken domatesleri soymak için ayrıldı bir ekip. Bir leğenin etrafında toplandık, birer kasa domates yanımızda başladık domatesleri tek tek soymaya. Dilimizde dönen türkülerle birlikte, tek tek doldurdu soyulan domatesler leğeni. Yükselen güneş, artan sıcak eklendi leğendekilere, biraz mola verdik biz de acıkmıştık hem de.
Yemeğimizi yiyip doyurduk mu karnımızı, başladık yine türkülerle birlikte, bu sefer doğramaya. Küp küp doğradık soyduğumuz domatesleri ve doldurduk şişelere. Şişelerin içine biraz tuzdan başka hiçbir şey koymadık ama bol bol sohbeti, birlikte eylemenin keyfini katarken epey bonkör davrandık.
Şişelerin ağızlarını kapattık sıkı sıkı, gazetelere sardık ve yerleştirdik bir kazana akşama doğru. Kazana su doldurup altında bir ateş yaktık zeytin dallarıyla ve kaynattık konserve şişelerini 45 dakika boyunca. Ateşten aldıktan sonra şişelerimizi yerleştirip sardık sıkı sıkı sıcağıyla beklesin diye, tarlada güneşte demlendiği gibi bu kez de şişelerin içinde emeğimizle, sohbetimizle türkülerimizle demlenmeye bıraktık. Üç gün sonra açtık şişelerin üzerini örtüğümüz battaniyeleri ve tek tek kapaklarını kontrol ettik bütün şişelerin. Kavanozlar içlerindekini aylarca koruyabilecek kadar sıkı sıkı kapalıydılar ve yerleştirdik hepsini tekrar kasalara.
Düşlediğimizi Eylerken
Konservelerimizi doldurmuş evin yolunu tutarken, yol kenarındaki pıtraklar gibi birbiri ardına sıralanmaya başlamıştı bile hayallerimiz. Çünkü biliyoruz birlikte üretmenin bereketini ve düşlediğini eylemenin özgürleştirdiğini.
Patronsuz bir dünyayı bugünden yaratırken, şirketlere karşı mücadele ederken, onlara muhtaç olmamak için üretmek; özgürce ve birlikte üretmek önemliydi. Ve bir ürün üreticiden tüketiciye ulaşana dek, artan fiyatın arkasındaki sömürüyü biliyorduk. Konservelerimizi yaptık. Şimdi sıra geldi paylaşmaya, dayanışmaya.
26A Domates Çorbası
En başa dönecek olursak bu günlerde yazı, güneşi içinde saklı, her derde deva bir domates çorbası içmek isterseniz, mis gibi çorba tarifimizi paylaşıyoruz.
Malzemeler 1 kiloluk domates konservesi (8 -10 adet domates), 3 kaşık un, 3 kaşık sıvıyağ, 1 lt. su, Tuz, Kaşar, Kıtır ekmek Önce yağ ve unu tencerede kokusu çıkana kadar kavuruyoruz. Sonra domates konservesini ekleyip bir süre kavurduktan sonra suyunu ekleyerek koyulana kadar kaynamaya bırakıyoruz. Ocaktan almadan önce biraz tuz atıp karıştırıyoruz. Servis tabağına aldığınızda istediğiniz kadar kaşar ve ekmek koyarak yiyebilirsiniz. Yarasın. *Domates konservelerini Kolektif 26A Taksim’den edinebilirsiniz. 26A Taksim: Katip Mustafa Çelebi Mahallesi. Tel Sokak No:26/A Beyoğlu İSTANBUL
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 13. sayısında yayınlanmıştır.