Çalan, Yıkan, Katleden: DEVLET

Onlar çalar, yıkar, katleder. Biz paylaşma ve dayanışma dolu özgür bir dünya için

MÜCADELE EDECEĞİZ

Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2014 Yolsuzluk Algı Endeksi’ne göre Türkiye, en büyük düşüşü yaşayarak, yolsuzluk listesinde 64. sıraya gerilemiş. Aslında böyle olduğunu görebilmek için, bu küresel sermayenin kuklası kuruluşunun raporuna ihtiyacımız yok.

17 Aralık yolsuzluğundan önce gizli saklı yapılan hırsızlıkların ara sıra ortaya çıkmasına alışmıştık; yalnız 17 Aralık’tan bu yana yolsuzlukların açık açık yaşandığını görüyoruz. Devlet için sıkıntı, yolsuzlukların yapılmasının açığa çıkması değil; açığa çıkan bu yolsuzlukların belgelenmesi oluyor. Bu hırsızlıkların belgelenmesini engellemek için her türlü yasal yaptırımın uygulandığını, hatta yeni yasalar çıkartıldığını izliyoruz. Birçok başka şeyde olduğu gibi, bunları da izleyip unutuyoruz. Unutacağımızı bildiklerinden; onlar da çalmayı, çaldıkça zenginleşmeyi sürdürüyorlar.

Zenginler için “rant projesi” olan kentsel dönüşüm başlatıldığından beri şehir merkezlerinden dışlanmak istenen bizlerin; evlerinin, mahallelerinin yıkımını izliyoruz. Projelerinin, devlet destekli dolandırıcı şirketlerce nasıl başlatıldığını izledik. Uydurma yasaların ranta uygun olabilmesi için nasıl değiştirildiğini, yasa korumasındaki şirketlerin güvenlik güçleri, zabıta ve polislerle mahalle ve köylere nasıl saldırdıklarını biliyoruz.

Örgütlü, örgütlü olduğu için direnebilen mahallelere çetelerin nasıl musallat edildiğini de biliyoruz. Yıkımın, mahallelerdeki evlerin kapısında duvarında çatısında başlasa da, değerlerimizin yıkımına dönüşeceği de kesin. Yıkımlar sürdüğü sürece sadece evlerimiz değil; değerlerimiz de yıkılacak ve onların değersizliğinde yaşayacağız. Köylerin suyunu, toprağını da benzer yasalarla şirketlere sunan devlet, bu yaşamın yıkımında pervasızca davranacağını, geçenlerde dövdüğü Yırca’lı her köylüde tekrar gösterdi.

Mahalleyi köyü yıkarak yaratacağı “yeni dünya” projesinde copu, gazı, TOMA’yı kullananlar, belki de bu rantın katlarca fazlasının bulunduğu Büyük Ortadoğu Projesi’nde de topu, tankı, uçağı, bombardımanı kullanıyor.

Kürdistan’da sürmekte olan savaşta, Kürt halkına dün Dersim’de bugün Roboski’de bombalar atarak katliamlar saçıyor. Bir katliamın sıcak acısı dinmeden, bir başka katliamın sıcaklığında kavrulan halkların dirayetli direnişiyse efsaneler yaratıyor. Dersim’in katledilen dağıtılan sürülen halkından Roboski’nin katledilen halklarına, Şengal’de, Kobanê’de katledilmek istenilen halkların direnişi azalmaksızın sürüyor.

Devlet katliam yapar; bu, devletin en önemli özelliğidir. Katletmek zorundadır, yoksa yarattığı bu adaletsiz dünyayı sürdürebilir mi? Zenginlerin çokluk içinde yaşayacakları saraylarına isyan etmeyecek mi yokluk içinde yaşamaya çalışan, sakatlanan, hastalanan, ölen her yeni saray yapılacağında evleri mahalleri yıkılacak olanlar? Her isyan ettiğinde hırpalanan, dövülen, öldürülen, katledilenlerin kardeşleri?

Devlet hırsızdır; çalar yaşamlarımızı. Aç bırakır, açıkta bırakır. Yiyip içemediğimizden, rutubetten, çalışmaktan, çok çalışmaktan hastalanırız, hastalanıp yiteriz.

Devlet yıkar; yıkım projeleriyle evimizi, mahallemizi, ağacımızı, deremizi, köyümüzü. Daha çok rant isteyen zenginler için yıkar. Ve demin demiştik, devlet katleder. İşte tüm bu adaletsizliklere isyan edenleri öldürür katleder.

Eğer adalet istiyorsak, gerçek adalet, herkesin verebildiği kadar verebileceği, herkesin ihtiyacı kadarını alabileceği bir dünya istiyorsak, zenginlerin rant projelerinde yitmek istemiyorsak; devletsiz bir dünya için mücadele edeceğiz.