ABD’de siyahilere yönelik polis ve devlet şiddeti olanca hızıyla sürerken, sokaklar da durulmuyor. Ülkenin bir çok yerinde sokağa dökülen halk, polisle çatışıyor. Her ne kadar ABD’de siyahilere uygulanan ayrımcılık ülkenin tarihi kadar eski olsa da, meseleyi güncel hale getiren polis ve devletin son zamanlarda yaptığı saldırılar oldu. Darren Wilson isimli polisin silahsız Mike Brown’ı katletmesinin ardından, polisin aralarında John Crawford III, Eric Garner, Tamir Rice, Akai Gurley, Israel Hernandez, Oscar Grant, Ezell Ford ve Ramarley Graham gibi siyahilerin olduğu 14 genci katletmesi ve sorumluların Büyük Jüri (Grand Jury) tarafından aklanması; işlenen cinayetlerin münferit vakalar olmaktan ne kadar uzak olduğunu ve aslında tam olarak bir devlet geleneği -politikası- olduğunu gösterdi.
Öte yandan, polis cinayetleri ve sokak eylemleri devam ederken, polis biri yine siyahi iki kişiyi daha katletti. ABD’nin Los Angeles kentinde, kesici alet taşıdığı ve etrafa tehditler savurduğu iddia edilen kişi, sokak ortasında vurularak öldürüldü. Diğer cinayet ise Arizona’da gerçekleşti. 34 yaşındaki Rumain Brisbon adlı siyahi Amerikalı, 2 ve 9 yaşlarındaki çocuklarına yemek götürdüğü sırada, beyaz bir polis tarafından vurularak öldürüldü. Brisbon’un silahsız olduğu belirtildi.
Bu son olaylarla beraber daha da büyüyen sokak eylemleri, ülkenin dört bir yanına yayıldı. Washington, New Haven, New Jersey, Colorado, Denver, Los Angeles, Boston, Chicago ve Miami’de protestolar gerçekleştirildi. Eylemciler birçok yerde otoyolları trafiğe kapattı. Yüzlerce eylemci ise New York’ta Columbus Circle’daki iki mağazayı bastı. Polisin, başından beri eylemcilere karşı takındığı sert tavır ise, ABD’de polisin katliamlarının son bulmayacağını gösteriyor.
Bu haber Meydan Gazetesi’nin 23. sayısında yayımlanmıştır.