Özgün ve abartılı tiplerle gülmecenin kullanılmasının tarihi, karikatürden öncesine kadar gider bu coğrafyada. Karagöz oyunlarında kullanılan karakterlerden, Nasreddin Hoca hikâyelerine, hatta Ortaoyunu’na varıncaya kadar abartılı gülmece,
izleyicinin/dinleyicinin gözüne sokmak ister meramını. İzleyicinin/dinleyicinin önyargısını da kırmaya yarayan bu alaycı dil, kimi zaman bir devletlûyu kimi zaman bir zengini hedef eder kendisine…
Aslında abartılı gülmeceyi politik yapan biraz da budur. Gündelik yaşam içerisinde konu edilemeyen, eleştirilemeyen kişi ya da durumlar, abartılı gülmeceyle konuşulur, tartışılır kimi zaman toplumsal bir mesele haline getirilir.
Gazete ve dergilerin çoğalması, baskı tekniklerindeki gelişmeler, karikatürle beraber abartılı gülmecenin bu versiyonunun daha da toplumsallaşmasına yol açacaktır. Tabi “doğal olarak” sansürlenecek, toplatılacak ve yasaklanacaktır da.
Anlam yüklenmiş resim yani karikatür; “derdi olanlar”ın 17. yüzyılın başından bu yana sosyal ve siyasi eleştiri yapmak için kullandığı ifade biçimlerinden biri, bir kültür. Yaşadığımız coğrafyada Osmanlı’dan günümüze, eleştiri amaçlı gülmecenin toplumsallaştığ en büyük mecralardan biri olan karikatür, toplumsal sorunların da küreselleştiği bir ortamda bazen “ortak” bir dil işlevi görüyor. Bu enternasyonal dilin usta isimlerinden biri Carlos Latuff. Özellikle İsrail’in işgal politikası ve Filistin’in direnişini konu edindiği karikatürleriyle tanınan Latuff, karikatürün politik geleneğini taşıyan sanatçılardan biri. ABD politikalarından küresel kapitalizme, Brezilya’da hükümetin iç politikalarına direnen halkların mücadelesine varıncaya geniş bir coğrafi yelpazede
ayrıntılı çizimleriyle tanınan Latuff’un yaşadığımız coğrafyaya ilişkin de çizimleri mevcut. TMK mağduru çocuklar, Berkin Elvan, Soma Katliamı ve TC’nin iç ve dış politikalarını kendi üslubuyla resmeden Latuff, yakın zamanda Kobanê Direnişi’ni de çizimlerine yansıttı. IŞİD’i, bölge devletlerini, küresel güçleri ola- ğanlığıyla deşifre eden çizgileri, karikatürün aslında ne olduğunu ne olması gerektiğini en açık şekliyle ortaya koyuyor.
Gizem Şahin
[email protected]
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 23. sayısında yayımlanmıştır.