Geçtiğimiz ay, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın katıldığı, seçimler öncesi devletin Alevilere karşı yeni bir “kazanma hamlesi” olarak yorumlanabilecek olan Hacı Bektaş-ı Veli Lisesi projesinin inşaatı yapılan temel atma töreniyle başlandı. Törene Pendik Seyit Seyfi Cemevi dedesi Musa Küçük ve projenin en büyük destekçisi ve aktörü Dost Eli Yardım Eğitim ve Kültür Vakfından Sakine Tükek katıldı. Projeye göre lise imam hatip liselerinin “Alevi” versiyonu gibi işleyecek, 17 saat Alevi öğretilerinin anlatıldığı derslerin olacağı okulda geri kalan saatlerde de genel lise müfredatı işletilecek. Projeye göre, bu okula farklı coğrafyalardan Alevi-Bektaşi dedeleri, akademisyenler ders vermek için gelecek. Öğrencilerin okula kabul edilmesi ise dede soyundan gelme kıstasıyla belirlenecek, soydan gelen öğrenciler kendi aralarında sınava tabi tutulup öyle kabul edilecek.
Peki bu proje nereden çıktı?
Aslında tamamen bu haliyle olmasa da bizler için yeni bir hamle değil alevi dedesi okulu. Bundan yaklaşık üç sene önce aynı haberin bir benzeri, Kartal’daki Zekeriya Göçer İlköğretim Okulu’nun adının “Hacı Bektaş-ı Veli İmam Hatip Okulu”na dönüştürülmeye çalışması ile gündeme gelmiş, sonrasında bunu kendi kültürlerine hakaret olarak gören velilerin yoğun tepkisiyle karşılanmıştı. Devletin alevi açılımı dediği süreçle gelen hamlelerden, aleviler üzerindeki asimilasyon politikalarından alevi çalıştaylarının, cami-cemevi projesinin rafa kaldırılmasıyla birlikte hem seçim öncesi oy kazanma hamlesi olarak, hem de bir Fethullah Gülen projesi olan cami-cemevi projesini egale edebilecek potansiyele sahip olmasıyla bu hamle, devlet için bir taşla iki kuş vurmak olacak adeta. Yok ettiği kültüre karşı kurduğu yeni hilkat garibesini meşrulaştırmaya olan ihtiyacını ise alevi halkının yumuşak karnı olan eğitim aracılığıyla gerçekleştirerek karşılamaya çalışacak.
Projede öne çıkan isimleri biraz daha yakından incelemek, meseleyi daha iyi anlamlandırmamıza yardımcı olabilir. Projenin devlet kanadında duran Nabi Avcı’nın ve Sakine Tükek isimli şahsiyetlerin işlevi apaçık ortada. Derneğin başkanı, Ak Parti İstanbul üçüncü bölge milletvekili adayı olan Sakine Tükek, işin seçim öncesi oy kazanma hamlesi olan tarafında karşımıza çıkıyor. Ayrıca mensubu olduğu Tükek ailesinin Cem TV’nin kurucusu olması da projenin “yabancıya gitmediği” izlenimini yaratıyor. Temel atma törenindeki konuşmasına devlet büyüklerine teşekkür ederek başlayan, aynı Sakine Tükek gibi Cem Vakfı ve İzzettin Doğan’la ilişkisi bilinen Musa Küçük ise pazarlamada bir diğer reklam yüzü olarak seçilmiş…
II. Abdülhamid’den bugüne devletin alevileri ehlileştirme çabasının bir yansıması olarak bu proje; yaratılan yeni aleviliğin de zemini olacak kuşkusuz. Aleviler değişen her yöneticiden sonra Yeniçeri Ocağı’nda yapılan katliamları meşrulaştırmak için yapıştırılan “kazan kaldırma” yaftasından bu güne etiketlemelere, kara çalmalara alışkın fakat yeni süreç beraberinde daha farklı etiketler de getirecektir. Okullarda yetiştirilecek dedeleri, kültürden yetişme dedelerin cem evlerinde istemeyeceği, farklı derneklerden halihazırda gelen tepkiler doğrultusunda aşikar. Zaten baştan beri planlanan “devlet alevisi” kavramının cisimleştirilmesi, bu sefer de “devletin alevilerinin” örgütlediği cem evlerinin kurulmasına yol açacaktır. Yıllardan beri alevi halkının büyük özverilerle yarattığı, devletin karanlık gölgesinin üzerinden eksik olmadığı gerçek cemevlerinin ise belki de şu sıralar en gözde yaftalama biçimiyle “paralel” cem evi olarak anılacağı günler yaklaşıyor gibi görünüyor.