Kullan-at Kılavuz : ” Vicdani Ret Hakkı ve Hakkın Kullanılması ” – Davut Erkan


Kaçak-değil-vicdani-retçiyiz-6

” Kapitalist işleyiş içerisinde zaman zaman kullanılabilecek ama paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür dünyada hiçbir şeye yaramayacak bilgiler… “

Vicdani ret hakkı, “din ve vicdan özgürlüğü“ hakkından türeyen bir haktır. Bu hak kişilerin, dini veya vicdani itirazlar ileri sürerek askerlik yapmaktan imtina edebilmesini ifade eder. Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere birçok insan hakları belgesinde düzenlenen bu hak, sözleşmelerin tarafı olan tüm devletleri bağlar.

Türkiye de bu sözleşmelere taraf olduğundan bu hakkı vatandaşlarına etkili bir şekilde tanımak yükümlülüğü altındadır. Anayasa’da din ve vicdan özürlüğü bir hak olarak tanınmış olmasına rağmen, bu hakkın bir görünümü olan vicdani ret hakkı ne Anayasa’da ne de yasalarda düzenlenmiş değildir.

Buna karşın, Anayasa’nın 90. maddesine göre, temel hak ve hürriyetlere dair uluslararası sözleşmelerle iç hukuktaki düzenlemeler birbirinden farklı ise, yasa ve benzeri iç hukuk düzenlemeleri uygulanmaz ve sözleşme hükmü doğrudan uygulanır. Bu düzenleme, hem idari makamları hem de mahkemeleri bağlar. Bu nedenle, iç hukukta bir düzenleme olmasa da, herkesin vicdani ret hakkına sahip olduğunu söylemek hukuksal olarak doğru olacaktır.

İnsan hakları söz konusu olduğunda, devletlerin yükümlülüğü, bu hakların kullanılabilmesi için gerekli önlemleri almayı da kapsar. Buna devletlerin “pozitif yükümlülüğü” adı verilmektedir. Zorunlu askerliğin olduğu ülkelerde, kişilerin dini inançları veya vicdani kanaatleri ile askerlik yükümlülüğü birbiri ile çatışabileceğinden; yani zorunlu askerlik din ve vicdan özgürlüğü hakkını ihlal edebileceğinden, devletin vicdani retçiler için askerlikten muaf tutulmalarını sağlayacak bir mekanizma oluşturması gerekir. Eğer devlet, bu pozitif yükümlülüğünü yerine getirmemişse bu da hakkın ihlali anlamına gelir.

Türkiye’de vicdani retçilerin askerlikten muaf tutulmak için başvurabilecekleri bir yol, mevzuatta yer almamaktadır. Vicdani retçilerin tüm başvurularında da devlet kurumları tarafından “hukukumuzda böyle bir düzenleme yoktur” şeklinde özetlenebilecek cevaplar verilmektedir. Bu aşamada karşımıza, teorik olarak sahip olduğumuz bu hakkı, pratikte ne şekilde kullanabileceğimiz sorunu çıkmaktadır.

İlk akla gelebilecek yol, idareye yani Milli Savunma Bakanlığı’na askerlikten muaf tutulmak için başvuru yapmak ve idarenin vereceği ret kararından sonra, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) iptal davası açmaktır. Ancak, yürürlükteki mevzuat göz önüne alındığında, bu yolun etkili bir iç hukuk yolu olmadığının kabulü gerekir. Nitekim bu konuda AYİM tarafından verilmiş olumsuz en az bir karar bulunmaktadır. Bu nedenle kabul etmek gerekir ki, idari yol etkili bir yol değildir ve Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru dışında kullanılabilecek etkili bir yasa yolu bulunmamaktadır.

ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURU

AYM’ye başvurmak için Anayasa ya da uluslarası söleşmelerde düzenlenen bir hakkınızın ihlal edilmiş olması gerekir, yani “doğrudan mağduriyet” koşulu bulunmaktadır. Bir başka deyişle, bir yasa ya da uygulama ile, bahsedşlen haklarından biri ihlal edilen ve bu nedenle mağdur olan kişiler başvuru yapabilir.

Ancak yerleşmiş içtihatlara göre “potansiyel mağdurlar” da bireysel başvuru yoluna gidebilirler. Potansiyel mağdur, bir hakkı ihlal edici nitelikte olan kanun ya da benzeri düzenleyici işlemler, henüz kendileri hakkında uygulanmamış da olsa, yakın gelecekte uygulanması söz konusu olacak kişileri ifade eder.

Konuya dair örnekleyecek olursak, askerliğe çağrılan veya yoklamasını yaptırmadığı için hakkında yakalama emri çıkarılan kişi doğrudan mağdur iken askerlik yaşına gelmediği için henüz çağrılmamış ancak çağrılacağı kesin olan erkek kişiler ise potansiyel mağdurdur. Her iki durumda da AYM’ye bireysel başvuru yapılabilir.

AYM’ye başvurmak belirli şartları taşıyan bir dilekçe ile olabileceği gibi dilekçe başka belgelerle beslenebilir de. (Standart dilekçe için bakınız: http://www.anayasa.gov.tr/files/bireysel_basvuru/b_b.pdf ) AYM’ye başvuru konusunda Vicdani Ret Derneği (VR-DER) ücretsiz hukuksal destek sunmaktadır.

Bu konuda AYM’ye yapılmış değişik başvurular olsa da bu başvuruların herhangi birinde verilmiş bir karar bulunmadığından, başvuruyu güçlendirmek için başvuru öncesinde bazı makamlara başvurular yaparak buralardan gelen cevapları dilekçeye eklemek etkili olacaktır. Bu dilekçeler, resmi makamları vicdani ret hakkıyla ilgili olarak hareketlendirmek bakımından da faydalıdır. Bu kapsamda bazı önerilerde bulunmak gerekirse;

  • Öncelikle Milli Savunma Bakanlığı, Askeralma Daire Başkanlığına ya da bağlı bulunduğunuz Askerlik Şubesi’ne dilekçe verin. (Dilekçe örneği için bakınız:davuterkan.av.tr/vicdani-ret-dilekcesi/ )
  • BİMER’e internet sayfası üzerinden başvuru yapın, kısa sürede mail ya da mektupla olumsuz bir cevap alacaksınız. (www.bimer.gov.tr/Forms/pgApplication.aspx )
  • Bunun dışında şu kurumlardan birine başvuru yapabilirsiniz:

Türkiye İnsan Hakları Kurumu (http://www.tihk.gov.tr/tr/basvuru),

TBMM İnsan Hakları Komisyonu (www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/basvuru.htm),

Ombudsmanlık (www.ombudsman.gov.tr/content_detail-352-625-basvuru-formu.html).

  • Yine illerde Valiliğe bağlı, İlçelerde ise Kaymakamlığa bağlı İnsan Hakları Kurulları bulunmaktadır, buralara da başvuru yapabilirsiniz. Buralardan alacağınız cevaplar, dilekçenize ekleyeceğiniz birer belge olacaktır.
  • Vicdani reddinizi daha önce bir basın açıklamasıyla deklare ettiyseniz, vicdani ret deklarasyonunuza ilişkin VR-DER web sayfasının çıktısını, (varsa gazete veya internet sitesi haber çıktısını) VR-DER üyesi iseniz dernekten üyeliğinize ilişkin belgeyi de dilekçenize ekleyebilirsiniz.

AYM’ye yapacağınız başvuruda, başvuru sonuçlanıncaya kadar hakkınızda askerliğe ilişkin bir işlem yapılmaması için tedbir kararı alınmasını da talep edin. AYM’den hakkınızın ihlal edildiğine ilişkin karar verildiği takdirde, bu kararın gereği olarak idare, öncelikle askere almaya dair işlemleri durdurmak zorunda kalacaktır. Verilecek bir ihlal kararında hukuki düzenleme yokluğu nedeniyle bu ve benzeri hak ihlallerinin ortaya çıktığı ve çıkacağı vurgulanacağından, yasa koyucu vicdani ret hakkını tanıyan bir düzenleme yapmak zorunda kalacaktır.

ASKERLİĞE BAŞLAMIŞ KİŞİLERİN VİCDANİ RET HAKKINI KULLANMASI

Yukarıda yazılanlar, henüz askerliğe başlamamış, yani “asker kişi” sıfatını almamış kişiler bakımından geçerlidir. Asker kişilerin vicdani ret hakkını kullanmaları demek, fiili olarak askerlik yapmayı bırakmaları demektir. Bu durumda kışlada kalarak askerliğe dair herhangi bir eylem yapmayı reddeden kişiler hakkında “emre itaatsizlik”; askeri birliği terk edenler hakkında ise “firar” suçlamasıyla dava açılacaktır.

Bu kişilerin yapması gereken, artık askerlik yapmamaya karar verdikleri aşamada,  bir dilekçeyle vicdani ret itirazını Birlik Komutanlığına ve Milli Savunma Bakanlığı’na bildirmektir. Aynı zamanda Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunulmalı, vicdani ret itirazına rağmen başvurulabilecek bir hukuk yolu bulunmamasından kaynaklı soruşturmaya maruz kalındığını belirterek hak ihlallerinin tespitini istemek gerekir.

Askerliğe başladıktan sonra vicdani itiraz geliştiren kişi, hakkında açılan davalarda, vicdani retçi olması dolayısıyla emirlere uymadığını veya birliği terk ettiğini savunmalarında belirtecek ve vicdani reddin din/vicdan özgürlüğü hakkının kullanımı olduğundan ve hakkın kullanılmasının bir “hukuka uygunluk nedeni” olduğundan bahisle beraatini talep edecektir. Bu durumda mahkemenin hukuksal olarak vermesi gereken karar beraat kararıdır.

Bugüne kadar birçok askeri mahkeme, vicdani reddin Anayasa ve uluslararası sözleşmeler gereği bir hak olduğunu kabul etmiştir. Bu mahkemelerden biri (Isparta Askeri Mahkemesi) vicdani ret hakkını kullanarak üniforma giymeyi-silah tutmayı reddeden vicdani retçiyi birçok eylemden dolayı beraat ettirmiştir. İki mahkeme ise (Eskişehir ve Malatya Askeri Mahkemeleri) vicdani ret hakkının varlığını kabul etmesine rağmen yargıladıkları kişilerin askerliğe karşı olma gerekçelerini kendilerince “samimi” bulmamış, bu kişileri mahkum etmiştir. Ancak bu mahkemelerin kararları henüz Yargıtay aşamasından geçmemiştir.

SONUÇ: Zorunlu askerliğe karşı olan yüz binlerce insan, askerlik belasından kurtulabilecekleri hukuksal bir yol olmadığını düşündükleri için, yıllarca kaçaklık hayatını seçmekte, birçok kişi yurt dışına kaçmaktadır. Ancak yukarıda izah etmeye çalıştığımız üzere, vicdani ret bir insan hakkıdır ve bu hakkı kullanmak için elimizde yasal imkanlar da vardır.

Vicdani ret hareketi, geçmişten bugüne yürüttüğü mücadelesiyle hukuk alanında belirli kazanımlar sağlamıştır. Bunlardan başta geleni, vicdani ret hakkının din ve vicdan özgürlüğünün bir parçası olduğunun uluslararası hukuk mekanizmaları tarafından kabul edilmiş olmasıdır. Şu anda yapılması gereken, yukarıdan belirtilen adımları atarak iç hukuk mekanizmalarını zorlamak ve bu şekilde bu hakkın devlet tarafından tanınmasını sağlamaktır.

Davut Erkan

[email protected]

Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 27. sayısında yayımlanmıştır.