– Sendikanın otobüs hareket saati yaklaşıyordu. O, yetişmek için erkenden çıktığı mesai sonrasında hızlıca buluşma noktasına gitmişti.
– Otobüs kalkar kalkmaz O, yanında getirdiği üzüm ve kekleri otobüsteki tüm yoldaşlarıyla paylaşmıştı.
– Dört bir yandan kalkan otobüsler Ankara’ya gidiyordu. O, en önde yumruğunu kaldırmış marşlar ve türküler söylüyordu.
– İlk mola yerinde tüm otobüsler buluşmuş halaylar çekilmeye başlanmıştı. O, “Doluşunca alanlar şehirde gel kırda gel” diye halayın başında haykırıyordu.
– Dört çocuğundan en küçüğü uyumadan önce arayarak O’na, “Annecim ben uyuyorum. Yarın sabah seni televizyondan izleyeceğim” dedi.
– Sabaha doğru otobüsün içi soğuk olunca O, hiç yanından ayıramadığı Beşiktaş kaşkolunu ısınması için cam kenarındaki yoldaşın boynuna doladı.
– Ankara’ya varınca otobüslerden inildi. Kahvaltı için alınan simitlerin yanında O, Artvin’den getirdiği köy peynirini yoldaşlarıyla paylaştı.
– Buluşma noktasına girmek için flamalar ve pankartlar hazırlanıyordu. O, flamaları bantlamak için diğer kortejlerde bant arıyordu.
– On binlerce insan kortej oluşturuyordu. O liseden arkadaşını görmüştü ve hemen yanına giderek selamlaşmış, birbirlerine sarılmışlardı.
– Yürüyüş saatlerdir hala başlamamıştı. Herkes bekliyordu. O, genç ve güleç ifadesiyle pankartı hiç bırakmıyordu.
– Megafon ve ses araçları ile slogan attırılırken O’nun kortejde yüksek sesle attırdığı “ Katil Devlet Hesap Verecek” sloganına yüzlerce insan eşlik ediyordu.
– Her kortejden fotoğraflar çekiliyordu. O da, yoldaşları ile beraber çektirdiği tek fotoğrafta zafer işareti yapıyordu.
– Yürüyüş yeni yeni başlıyordu. O’nun içine bir ürperti geldi. Birden dönüp önünde durduğu tren garına doğru baktı ve seferberlikle İŞİD’e karşı savaşmaya giden torununu anımsadı. Yüzünde tebessüm belirirken yürüyüş yoluna doğru döndü.
– “Ellerinde Pankartlar” marşıyla halay çekiliyordu. O, halaya kulak kabartırken yanında bir tekbir sesi duydu. Dönüp baktığında montunu açmış fünyesi elinde katili gördü. Gördüğü gibi üzerine doğru atlayarak bedenini yoldaşlarına siper etti.
– Her taraf kan gölüne dönmüştü. Yoldaşları O’nu, “Onurlu Bir Barış İstiyoruz” yazılı pankarta koydu. Polisin attığı gaz bombaları arasından ambulansa yetiştirmeye çalıştılar.
– Sevdiği yoldaşları etrafına toplanmıştı. En yakın arkadaşı onunla geçen bir anısını anlattı. Kardeşinin elinde onun resmi vardı. O’nun üzerine bir kürekle hiç tanımadığı yoldaşları toprak attı. Etrafındaki binlerce yoldaşı haykırıyordu: Unutmak Yok Affetmek Yok!