Mizah ezilenlerin silahıdır; çünkü otoriteyi sarsar, karizmasını yerle bir eder. Komik, yeri gelir halkın despota karşı söylemek isteyip söyleyemediğini söyler, yeri gelir halkın otoriterleşen geleneğini yerden yere vurur. Halklar da komiği sahiplenirler. Ama komik de toplumun parçasıdır ve kimi zaman, o toplumdaki yaygın ön yargıları taşır. Bu yüzden komiğin her yaptığını her zaman mizah olarak değerlendirmek yanlıştır.
Batı toplumlarındaki ifade özgürlüğü kavramı mizahçıları özellikle kapsıyor. Fransa’da muhalif yayın yapan mizah dergisi Charlie Hebdo’nun karikatürleri ise ifade özgürlüğünün bir sınırını hatırlatıyor: Nefret Söylemi.
Charlie Hebdo başka birçok konuda mizahın ince çizgisini tutturmayı başarırken, göçmenler söz konusu olduğunda neredeyse bir nefret söylemi üretiyor. Dergi, yılbaşı gecesi Almanya’da yaşanan taciz olaylarını eleştirmek için, Aylan Kurdi’nin masumiyetini hedef almış: “Aylan büyüseydi tacizci olurdu.”
Charlie Hebdo’nun bu son karikatürü, düşmanlığın dozunu o kadar arttırdı ki, özgürlükçü basından ağır eleştiriler aldı. Avrupa devletlerinin Ortadoğu coğrafyasında gerçekleştirdiği egemenlik ve ekonomik çıkar savaşlarının, oradaki halkların yaşamlarını yok ettiğini ve bu yüzden göçmenlerin zorunlu olarak geldiğini görmek çok da zor değil.
Ayrıca, Charlie Hebdo erkek şiddetini eleştirirken, erkek şiddetten ayrılamayacak olan savaş şiddetinin bir kurbanını seçiyor. Aylan’ın ve onun coğrafyasından göçen herkesin, bu şiddetin kurbanı olduğunu göremiyor. Göremiyor çünkü kendi toplumunda çok eskiden beri var olan yabancı düşmanlığı onu kör ediyor. Ortaya çıkan nefret söyleminin temelinde bu körlük yatıyor.
Göç etmek isteyen milyonlarca kişinin varlığı Charlie’yi rahatsız ediyor çünkü Avrupalı devletler bu insanların yaşadıkları coğrafyaların sömürülmesiyle elde ettiği “refah”ını ve (kapitalist) barışını “korumak” istiyor. Her göçmeni kabul etmiyor. Aylan da uçağa binip gelemedi Avrupa’ya. Bu yüzden o bottaydı.
Charlie aslında sömürgeciliğe karşı. Sömürgecilik dönemi düşüncesi, batı kültürünün en üst seviyesine ulaştırdığı “insani” değerleri doğuda göremiyordu; bu coğrafyayı “cahil” buluyordu. Yabancı gördüğü bu halkları aşağılıyor, kendisinden uzakta tutmak istiyordu. Kimi zaman eğitmek istiyor ve tabii sömürmekte sakınca görmüyordu. Sömürgeci düşüncenin temelinde yabancı düşmanlığı yatıyordu. Bu yüzden Charlie kendisiyle çelişiyor.
Charlie’nin bu ötekileştirici patavatsızlığı sürerse, kendi mizah anlayışıyla ona şöyle demek gerekir: Charlie Hebdo Büyürse Faşist Olacak.