Devlet Şiddetinin Karşısında Barikat Ardında Kadınlar
“245 gündür, aralıksız nöbetimizi tuttuk; bu nöbet boyunca, kadınlar olarak bütün toplumsal cinsiyet rollerini de reddettik. Görev dağılımını ona göre seçtik, erkeklerde de bu konuda farkındalık yaratmaya çalıştık. Erkekler yemek yaparken, kadınlar da odun çekti bu süreçte, ateşle ve çeşitli teknik işlerle ilgilendi. Dışarıdan bakıldığında kadınların gece nöbeti tutması olağandışı bir hal gibi görünüyorken; direnişin ilerleyen zamanlarında kadınlar bu nöbeti, 7/24 tutmaya başladı. Hatta araçlarda da kadın sürücüler oldu. Sonraki süreçlerde de Cerattepe’deki direniş kültürüyle birlikte, Artvin Kadın Platformu oluşumunu oluşturduk, bu platformla birlikte çalışmalarımızı yürütüyoruz. Son günlerde de maruz kaldığımız devlet şiddeti karşısında, kadınlar olarak barikatlarda da direniyoruz.”
Kadın, çocuk, erkek ayrımı olmaksızın, Cerattepe’de, bütün bölge halkının maden inşaatına karşı direndiğini söylerken; kadınların bu direnişin en belirgin özneleri haline geldiğini vurgulamak da mümkün. Kadınların hem evde, hem barikatlarda hem de tüm yaşam alanlarında mücadele ettiğini söyleyen Artvinli kadınlar, Cerattepe’de maden inşaatına karşı mücadeleden vazgeçmeyeceklerini çünkü bunun kendileri için Artvin’den vazgeçiş anlamına geleceğini söylüyor.
Artvin Sokaklarında ve Gece Nöbetinde Kadınlar
Artvinli bir başka kadın ise şunları anlatıyor: “Cerattepe direnişiyle birlikte kadınlar daha çok sokağa çıkmaya başladı, sokaklarda süren mücadelede kadınlar birbirlerine ve kendilerine daha çok güven kazandı. Geri çekilmiyoruz artık, ‘erkeklerden karar çıksın ve biz de ona göre hareket edelim’ demiyoruz bu mücadelede.”
Yakın zamanda katledilen Güler Subaşı’dan önce, Artvin’de hiç kadın cinayetinin yaşanmadığına dikkat çeken Artvinli kadınlar; burada sürdürdükleri mücadeleyle, kadınların,kendilerine “bayan” diyen erkeklere de karşı çıkmaya başladıklarını söylüyor.
“Erkeklerin üslubuna, davranışına dikkat ettirir oldu kadınlar artık, cinsiyetçi küfürler konusunda tepkilerini dile getirir oldular. Düzenlenen toplantılarda kadınlar daha çok söz sahibi oldular. Artvin’de direniş, kadınların kendi yaşam alanlarının farkına varması için önemli bir dönüm oldu. Bu farkındalık elbette sadece Cerattepe süreciyle de olmadı, buradaki devrimcilerin de etkisiyle birlikte evde yemek, temizlik yapan kadınların iletişim ağı güçlendi. Burada, Cerattepe öncesinde de yürütülen tartışmalarda, evlilikten çocuk bakımına kadar her şey gözden geçirilirdi. Elbette Cerattepe ile başlamasa da kadınların farkındalığı, Cerattepe nöbetlerinde, gece dağın tepesinde internetin, televizyonun olmadığı yerde tartışma konuşma olanağı arttı. Birbirimizle iletişimimiz güçlendi.”
Kadınlar arasında önceden bir sosyal statü farklılığı olduğunu düşünen Artvinli kadınlar, şimdi gelinen noktada artık o sosyal statünün de eridiğini vurguluyor. “Artık buradaki kadınlarda zengin, yoksul ayrımı yok; çünkü zengin kadın da anladı, erkeğin parasıyla bir yere varamayacağını ve eşine karşı ses çıkarır oldu. Yoksul kadın da kocasına, çocuklarına hizmetin, boynunun borcu ve alın yazısı olmadığını anladı. Tüm bunlar, sokakta direnişte bir araya geldiğimiz yerlerde oldu.”
Cerattepe’de süren direniş, şirketlerin talanına karşı, yaşadığımız topraklarda unutulmayacak bir direniş olarak şimdiden hafızalarımıza kazınmışken; bir yandan da bölge halkının ve özellikle kadınların yaşamlarında bir dönüm noktası olacak gibi. Cerattepe’de şirkete karşı tutulan gece nöbetlerinde, aynı şirketi koruyan polisin-jandarmanın karşısında kurulan barikatlarda direnen kadınların bir aradalığı, şimdi Artvinli kadınların tüm yaşam alanlarına yansıyor.
Atlas Arslan
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 32. sayısında yayımlanmıştır.