1960’lı yılların sonlarından itibaren sıkça duyulmaya başlayan Yunan asıllı grafitici Demetrius’un isminin ve yaşadığı sokağın numarasının kısaltması olan “TAKI 183” imzası, arkasından gelen başka birçok imzayla birlikte, grafiti tarihinde unutulmayacak yerler edindi. Bu tarihlerden itibaren, grafiti denildiğinde akıllara gelen isimlerin ve çalışmaların bazıları TAKI 183’ün yolundan yürüyen grafiticiler; bazıları da iktidarlara kafa tutanlar ve onların eleştirel çizimleri oldu denilebilir. Peki kimdi bu “iktidara kafa tutanlar” derseniz, belki saymakla bitmezdi; çoğu zamansa ismi en çok duyulan Banksy gelirdi akıllara. Ta ki The Art Of Banksy sergisine kadar…
Blu hakkında konuşmaya başlamadan önce, gazetelerde ve haberlerde gördüğümüz “Blu: İtalya’nın Banksy’si” benzetmesini alaşağı etmekte fayda var. Çünkü bir yanda bugüne kadar birçok eserinde rahatsız ettiği kapitalizmi, giriş ücreti 35 lira olan sergisiyle ve sergiyi düzenleyen şirketle kol kola girerek unutan Banksy; bir yandaysa “Street Art Banksy&Co sergisi, savaşılması gereken bir kent algısı sembolüdür” diyen Blu var.
İtalya’nın Bologna sokaklarından bir grafitici olan Blu, günün birinde, duvarlardaki resimlerinin müzede sergileneceğini öğrendiğinde, eserlerinin “yağmalanmasını” önlemek için onları ortadan kaldırmaya karar verir. Blu, sokaklarda yarattığı eserlerinin müzede sergilenmesine yağmalama der; bunu neden söylediğini anlamak çok zor olmasa gerek… Düzenlenen sergiye “savaşılması gereken bir algı” demenin en radikal yolunu keşfeden Blu; kendi iradesiyle yarattığı bütün çalışmaları, yine kendisi yok eder. Çizimlerinin “sanat şirketleri” tarafından yağmalanmasına, iradesinin ve yaratıcılığının müzelere sıkıştırılmasına karşı; sokaklarda, duvarlarda yer alan çizimlerinin her birini tek tek kapatır.
Yaratımının yağmalanmasına karşı direnişini “kendi elleriyle” gerçekleştiren Blu’nun söylediklerine kulak vermekte fayda var; “Toprak sahibi ya da sömürgeci valilerinkine benzer bir kibirle, kendilerinde duvarlardan çizimleri sökme hakkı görenlere karşı yapılabilecek tek şey, bu çizimlerin ortadan kaldırılmasıdır.”
Gizem Şahin
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 33. sayısında yayımlanmıştır.