Açıklanan 2016 rakamlarına göre, özellikle savaş koşullarından uzaklaşmak için Avrupa ülkelerine gitmeye çalışan göçmelerin sayısında azalma olmuş. Ama bu sevinilecek bir haber değil. Çünkü, bulundukları yerlerden göç etmek zorunda kalanların sayısında geçen yıllara göre büyük bir artış yaşanmış. 2016 yılında 5 binden fazla göçmen, botlarının batması/batırılması yüzünden Akdeniz’in ortasında yaşamını yitirmiş. Bu rakamlara göre günde ortalama 14 göçmen yaşamını yitirmiş.
Geçtiğimiz 18 Aralık’ta, Uluslararası Göçmenler Günü’nde çeşitli etkinlikler düzenlendi. En büyük etkinlik ABD’de, New York’ta yapılan yürüyüştü. Bu yürüyüşe katılanlar, ellerinde pankartlarla ve sloganlar eşliğinde Birleşmiş Milletler binasının karşısındaki parktan, göçmen karşıtlığıyla bilinen yeni başkan Trump’a ait Trump Tower’ın önüne yürüdü. Yürüyüşte “Bizim New York, Göçmen New York”, “New York Düşmanlığı Reddediyor”, “İnsanlık Adına Faşist Amerika’yı Kabul Etmiyoruz” gibi dövizler taşındı.
Katıldığı bir televizyon programında, suç kaydı bulunan göçmenleri sınır dış etmeye kararlı olduğunu bildiren Trump, oldukça tepki almıştı. Dahası, Kaliforniya saldırısı sonrası bir açıklamasında, müslümanların ülkeye girişini engellemenin şart olduğunu ifade etmişti. Herkes Trump’tan geri adım beklerken, Ankara’da Rus büyükelçiye yapılan suikast sonrası Trump, “Haklı çıktım. Yüzde 100” tweetini paylaştı.
Geçtiğimiz ay Berlin’deki kamyonlu saldırı sonrasında da bir göçmen tartışması alevlendi. Bu kez eleştirinin hedefi Merkel’di. Almanya’nın göçmenlere kapıları açmasının bu tür saldırıları artırdığı söylendi. İşin ilginci, tartışmalara bu kez Almanya dışından Le Pen dahil oldu.
Fransa’nın ırkçı Front National partisinin lideri Marine Le Pen, saldırıyla ilgili yaptığı değerlendirmede, Merkel’in göçmen politikasını çok sert eleştirdi ve “içlerine teröristlerin sızdığını bildiğimiz göçmenlere kapıların kapanması için daha kaç saldırı olması bekleniyor” açıklamasını yaptı. Üstelik Fransa sınırlarının derhal göçmenlere kapatılmasını istedi.
Hükümet ya da devlet başkanları göçmen meselesinde sorunu göçmenler olarak görmeye devam etse de, Avrupa halkları arasında yapılan araştırmalarda verilen yanıtlar, ülkelerine gelen göçmenlere kötü davranıldığının bir ispatı niteliğinde. Yani asıl tehdit altında olanlar göçmenler. Bulabildikleri botlarla ya da teknelerle Akdeniz’i aşabilenlerin de durumları hiç iyi değil.
İşte böyle bir ortamda geldi çattı 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü.
Avrupa Birliği ile göçmenleri Avrupa sınırlarına sokmama anlaşması yapan TC’de de “kutlandı” bu gün. Kutlandı diyoruz çünkü göçmenlerin kendi sorunlarını anlatabildiği, sorumluları işaret edebildiği ya da çözüm arayabildiği bir gün olmaktan çok, resmi bir kutlama havasında geçti. Urfa’da yapıldı bu etkinlik ve valisinden kaymakamına, Jandarma Komutanı’ndan İl Göç İdaresi Müdürü’ne varıncaya dek resmi bir protokole dönüştü.
Burada yapılan konuşmalar da tahmin edileceği üzere “bakın, biz ne kadar da çok Suriyeli kardeşimizi bağrımıza bastık” ekseninden öteye geçmedi. Ama göçmen meselesini çözen konuşmayı Urfa Valisi Güngör Azim Tuna yaptı: “İnsan hakları deyince mangalda kül bırakmayan Batı ülkeleri, göçler ve göçmenler konusunda üstüne düşeni yapmasa da, biz bize yeteriz. Etrafımızı ateş çemberi sarsa da biz bize yeteriz. Çünkü bizim “üzülme, Allah bizimledir” diyen bir peygamberimiz, “korkma” diye başlayan bir marşımız, “istikbal bizimdir” diyen bir cumhurbaşkanımız var”
Kısacası, göçmenlere yönelik olumlu bakış da olumsuz bakış da onların bir yerden bir yere göçmek durumunda kalıyor olduğu gerçeğini değiştirmeye yetmiyor. Sadece “herhangi bir yere sağ salim varmak” için bir bot ya da tekneye doluşmak için sırada bekleyenler olacak. Hem de yalnızca 18 Aralık’ta değil, hemen her gün.
Pelin Derici