Politik bir gazetesinizdir. Gazetenizin savunduğu bir ideoloji vardır. Amaçladığınız şey, gazetenizin okunmasıdır. Gazetenin elden ele ulaşmasını, düşüncelerin yayılmasını hedeflemişsinizdir.
Bu gazetede yazarsınızdır. Önemsediğiniz şey, yazılarınızla edeceğiniz etkidir. Bu etkinin, o politik hedefle ilişkili olmasıdır, toplumsallaşmasıdır.
Uğur Dündar’ın bugünkü başlığı Ekmek mi, Sözcü mü? Bir hikayeyi aktarıyor bir okurun gönderdiği mektuptan. Ekmek almak yerine Sözcü’yü tercih eden yoksul bir kişiden yola çıkıp Sözcü ajitatörlüğü yapıyor.
Buradan açık açık yazayım; gazetenin ismi 2007’de değişti. Önceden Gözcü’ydü, çizgisi çok farklı değildi. Peki, kimin gazetesiydi? Doğan Yayın Holding bünyesindeydi. Sonra, Burak Akbay aldı.
Kendisi Doğan ailesi kadar zengin değildir, ama parası olmadığı için ekmek ve Sözcü arasında tercih yapacak durumda da değildir. Medya patronudur, zengindir.
Onların medyasının ideolojisi bellidir. Parayla ilişkilidir. Kalkıp böyle bir gazetenin, böyle ajitatörlüğünü yapmak ironiktir.
Ama, her iş yerinde olur patron yalakası…