Almanya’da anarşist hareketin içerisinde yer alan Heiner Becker, 4 Nisan günü yaşamını yitirdi. Yaşamı boyunca anarşist mücadeleye katkı sağlamak adına pek çok kaynak toplayan, The Raven gazetesinin editörlerinden olan Becker anısına, Zülfikar Özdoğan’ın yazdığı yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.
Heiner Michael Becker’in Anısına (1951 – 2017)
1996 yılında Amsterdam’da bulunan Uluslararası Sosyal Tarih Enstitüsü’nde (International Institute of SocialHistory – IISH) göreve başladığım zaman bir sima oldukça dikkatimi çekmişti. Yer yer kırlaşmış ve kulaklarını örten saçları, dudaklarının üzerine dökülen Dersimvaribıyıkları ve çenesindeki top sakal ona bir filozof görüntüsü veriyordu. Oldukça sempatik bir yüzü vardı. Tanışmadığımız halde koridorda her gördüğünde selam verir, dostça gülümserdi.
‘Kim bu adam’ diye düşünürken bir gün kapıda beliriverdi ve ‘ben HeinerBecker’ diyerek elini uzattı. Ağır bir Almanca aksanıyla Hollandaca konuşuyordu. Ne tür bir çalışma yaptığından uzun uzun söz etti. Nerede anarşist hareket ile ilgili materyal varsa izini sürüyor, buluyor, Amsterdam’a getiriyor, tasnifini yapıyor ve listesini çıkarıyordu.
O bunları anlatırken birdenbire aklıma MaxNettlau(1865-1944) geldi. Nettlau’da bütün ömrünü anarşist hareketin materyalini toplamaya adamıştı. Avrupa’yı köy köy, şehir şehir dolaşarak anarşizmle ilgili dokümanları toplamış ve bilinen en zengin anarşist koleksiyonu oluşturmuştu. Bu koleksiyon şimdi Amsterdam’da IISH’de araştırmacıların hizmetinde bulunuyor. MaxNettlau’nunbu çabaları ona haklı olarak anarşist hareketin ‘Herodot’u unvanını kazandırmıştı.
İşte şimdi karşımda çağdaş bir ‘Herodot’ duruyordu. Adeta Nettlau’nun ayak izleri üzerinden yürüyor, sanki onun ömrü yetmediği için bitiremediği işini tamamlamaya çalışıyordu. Bu nedenle bir süre karabatak gibi kayboluyor, sonra tekrar ortaya çıkıyor, acelesi varmış gibi koridorlarda telaşla koşuşturuyordu. Her geldiğinde mutlaka uğrar, ya benim odamda, ya da kantinde muhabbet ederdik.
Bir gün endişeli bir yüzle kapıda beliriverdi. Bazı toplantılara katılmak için Türkiye’den bir çağrı aldığını, ama Türkiye hakkında hiçbir bilgisi olmadığını ve davet eden bu arkadaşları da tanımadığını söyledi. Benden bilgi istiyordu. Aslında mail adresini o arkadaşlara ben vermiştim. Nasıl olsa bana başvuracağını bildiğim için gelişi benim için pek sürpriz olmadı. Kendisine ayrıntılı bilgi verdim ve bu gezisinden memnun kalacağını söyledim. Gerçekten de çok memnun kaldı. Döndükten sonra uzun uzun nasıl karşılandığını, neler yaptıklarını anlattı, katıldığı etkinliklerden çektiği fotoğrafları gösterdi. Türkiye’deki bu küçük ama canlı anarşist yapılanma onu fazlasıyla heyecanlandırmıştı. Türkiye’ye olan ilgisi artmıştı.
Son birkaç senedir kendisinden haber alamıyordum. Herhalde yine bazı araştırma projeleriyle uğraşıyor diye düşünüyordum. Ne yazık ki kısa bir süre önce kara haber ulaştı. HeinerBecker yaşamını yitirmişti. Günümüzdeki anarşist hareket yeri doldurulamaz bir çalışanını ve düşünürünü kaybetti.
Sevgili Heiner, rahat uyu.
Senin ve öncüllerinin ektiği tohumlar bir gün yeşerip gürleşecek ve yerküremiz bütün canlıların harmoni içerisinde yaşadığı bir çiçek bahçesine dönüşecektir. Buna kesinlikle inanıyoruz.
Zülfikar Özdogan