Geçtiğimiz Pazar günü Fransa’da gerçekleşen başkanlık seçimlerinde ortaya çıkan tablo, birilerini fazlasıyla memnun etmiş! Yanlışlık olmasın, Le Pen’in aldığı oy oranları ve dolayısıyla Fransa’da yükselen “faşizm”, ilginç bir şekilde hepimizi kaygılandırmış durumda. Ülkedeki sağ eğilimli siyaset ve yazarların, Avrupa’da yükselen faşizmden bu kadar dem vurması şaşırtıcı! E arkadaş, empati kurun; biz de sizin faşizan söylemlerinizden, politikalarınızdan aynı derecede rahatsızız. Fransa’da olunca faşizm, burada olunca milli irade mi?
Akit gazetesi, Fransa’daki seçimlere birkaç yazarının yazısıyla beraber yer vermiş. Ali Karahasanoğlu, bunlardan birisi. Hepsinin kaygısı aynı, referandum sonucunu Fransa’daki seçimler üzerinden meşrulaştırma kaygısı…
Fransa’daki seçimlerde, Macron’un %23, Le Pen’in %21 oy alması; yani ikisinin de %50’nin altında oy alması, Ali Karahasanoğlu ve Akitçileri çok sevindirmiş! Niye?
Referandumdan %51’lik sonuçla galibiyet alan Evet’in ne kadar meşru olup olmadığının tartışıldığı bir süreçte; Fransa’daki seçimlerde ilk turda, oy oranı olarak %20’lerde seyreden Cumhurbaşkanı adaylarından birinin seçilecek olması Türkiye’deki referandum sonuçlarını meşrulaştırıyor. Bu durumdan kendine vazife çıkaran Karahasanoğlu, her şeyi oy oranı ile izah eden beşeri sistemin sözcülüğünü yapıyor. Yapacak bir şey yok diyor, ya o seçilecek ya diğeri, demokrasi denilen sistem budur!
Evet, demokrasi denilen budur! Ama Le Pen’in iktidar ya da ana muhalefet olduğu bir Fransa’da, İslamofobik politik uygulamalara da aynı demokratik gereklikten dolayı ses çıkarmayın o zaman! Müslümanların potansiyel terörist olarak görüldüğü Fransa’da, yeni dönem İslam karşıtı politikaları, yapacak bir şey yok diyerek olumlayın!
Bunları yapamayacaksanız, demokrasinin alameti farikalarından bahsetmeyin!