Soner Yalçın, Senin Soykırım Diyemediğin 24 Nisan!
Soner Yalçın’ın Sözcü Gazetesi’nde yayınlanan “Hangi 24 Nisan?” yazısını okudum bugün. Bilirsiniz uzun yazar. Yazmış da yazmış yine. Soykırımı inkar için yıllardır tekrarlanan teranelere “enteresan” olduğunu düşündüğü bilgiler ekleyip tezini güçlendirmeye çalışmış kendince.
“İçişleri Bakanı Talat Paşa 24 Nisan 1915’te; Ermeni Komite Merkezleri’ni kapatılması, ele başlarının tutuklanması ve her türlü belgelerine el konulması yönünde karar aldı. İşte! Kimileri bu kararı Ermeni Soykırımı olarak görüyor. Öyle yazıyor, öyle anlatıyorlar ki, sanırsınız; 24 Nisan 1915’ten sonra tüm Ermeniler kıyıldı!” 1915’ten sonra da devletin birçok kurumunda görevlerine devam eden toplamda 16 Ermeniyi anlatıyor. “Bakın, yaşamına ve TC devleti için çalışmaya devam eden Ermeni kardeşlerim de vardı.” alt mesajı veriyor. Uzun yazıların adamı Soner’in 16’da kalmasının bir sebebi olabilir ancak; daha fazla örnek yoktur. Olsa ne yazar, bir halkın kılıçtan geçirilmesinin yanında ne önemi olabilir ki?
24 Nisan 1877’de başlayan Osmanlı-Rusya savaşı sırasında özgürlük isteyen Ermenilerin isyanını bahane göstermiş; “1915’te tehcire giden yol böyle döşendi.” demiş. Kırım savaşı, Balkan savaşı… Orada da bir sürü ırkdaşının yaşamını yitirdiğini söyleyerek “ezen edebiyatı” yapmış.
Yazamamış Soner, yine olmamış; şaşırmadım buna. Söyleyemiyor da zaten. Savunucusu olduğu devletin katliamlarını dillendirmek bir yana dursun, aklamaya çalışıyor elbette.
24 Nisan 1915 tarihinde başlayarak bir buçuk milyon Ermeni’nin katledilmek üzere tutuklanması, zorla yapılan sürgün ve katliamlar ile de Anadolu Ermenisizleştirilmişti. Bu süreçte binlerce ev, imalathane, okul, kilise talan edilmişti. Soner Yalçın gibi devletçiler bunları meşrulaştırma çabası içinde yazarlar, uzun yazarlar. Yazdıkça yazarlar.
Anlamazlar; Artamène ou le Grand Cyrus* gibi bir kitap da yazsalar yetmez, unutturamazlar!
*17 yüzyılda yayınlanan, 13095 sayfalık, yaklaşık 2 milyon kelimelik Fransızca roman; dünyanın en uzun romanı olduğu söylenir.