Pazar gününden bu yana ROK, ısrarlı bir şekilde yeni sistemin; başkanlık sisteminin ekonomik alametlerinden bahsetmeye adamış kendini. İstikrarlı bir şekilde zenginleşmesinin zorunlu olduğunu, son üç yazısında ısrarlıca vurguluyor. Vurguluyor, çünkü “ekonomik kriz” tehlikesinin o da farkında! Hele ki, kırılgan referandum galibiyetinden sonra…
Koalisyon hükümetlerinin bütçe açıkları, enflasyon vb. sorunlarla sürekli olarak karşı karşıya olacağını, “bürokratik oligarşinin” ülkenin zenginleşmesi önündeki en büyük engeller olduğunu vurguluyor. Sadece vurgulamıyor, kırk yıllık iktisatçılara taş çıkarırcasına kapitalizm tahlilleri yapıyor! Rasim’in anlamadığı hiçbir mesele yok!
Ancak kapitalist işleyişin randımanında gitmesi için tek olması gerekenin başkanlık sistemi, tek olmaması gerekenin de parlamentarizm olduğu hususunda biraz yanılıyor. Meseleyi, koalisyon hükümetleri istikrarsızlıktır söylemlerine sıkıştırmak sadece ROK’un düştüğü hata değil, başkanlık sisteminin körlüğünü yaşayan tüm “Başkancıların” beyinlerine pelesenk ettiği mantık.
Kapitalist işleyişin, zenginlerin işine gelir şekilde işleyebilmesindeki tek dinamik, koalisyon hükümeti ya da başkanlık sistemi değildir. Bu sefer olmadı ROK. Hele bir de, Türkiye’de son 200 yıllık süreçte kişi başı gelir artışı hızı kıyaslaması yapmak… Adam bir de tarihçi! Ama 200 yıllık kişi başı gelir hesaplaması yapacak verileri bulmak yaratıcılık örneği!
Son on yıllık süre içerisinde, bütün dünyada yaşanan ekonomik krizler göz önünde bulundurulduğunda, işin sadece başkanlık sistemi-parlamentarizm tartışması olmadığını görmemek için ya kör olmak gerek ya aşık. ROK’un kör olmadığı açık, “başkanına aşkı” tartışma götürmez! Başkanlık sisteminin olduğu ve ekonomik krizlerin vurduğu coğrafyalar için de söyleyebilecekleri vardır elbet ROK’un; onların başkanları Tayyip Erdoğan mı? Elbette değil.
Madem iktisatçılık oynamaya soyundun, hemen önereyim. Meydan Gazetesi’nin şubat sayısının başlığı; Kriz Hazır, Hazır mısın?