Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 631’inci kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi.
Eylemde ilk sözü gözaltında kaybedilen Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin alarak, “Aynı acılar bir daha yaşanmasın diye buradayız. Ama bu ülkede adalet kalmamış. Hükümet, ‘büyük adalet sarayı’ yaptık diyor. Ben saraylara bakmam, içindeki adalete bakarım. Bu ülkede adaleti tecelli edenler siyasi erkler tarafından belirlenmiştir. Bu noktadan sonra adalet adına birşey beklemiyorum. Ülkeyi yönetenlerin elinde adalet” dedi. Türkiye tarihinin katliamlarla dolu olduğuna değinen Bilgin şunları söyledi: ”Geçen hafta Ermeni katliamında hayatını kaybedenleri andık. Bu hafta ise 1 Mayıs 1977’de öldürülen emekçi kardeşlerimiz anıyoruz. Suruç, Ankara katliamı yaşandı. Bu ülke adaleti sağlamayamamıştır. Adalet bir türlü tecelli etmiyor.”
Cemil Kırbayır’ın kardeşi Mikail Kırbayır yaklaşık çeyrek asırdır Galatasaray Meydanı’nda oturduklarını söyleyerek, ”’Bizi burda oturtmak zorunda bırakan şu ellerimizdeki hiç yaşlanmayan fotoğraflardır. Bu fotoğraflar devletin elinde keyfi olarak katledilen kardeşlerimizin fotoğrafı. Onların faillerinin bulunması için burda oturuyoruz. 1 Mayıs 1977’de de bu coğrafyada iyiyi, doğruyu, güzel olanı anlatmak için Taksim’de buluşan işçilerin katledilmesinin 40’ıncı yılı. Gönül isterdi ki 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlayalım. Hükümet güvenliği ‘bahane’ ederek izin vermedi. Hükümet, 335 gün boyunca gece gündür Taksim’in her alanı insanlarla doluyken güvenliği nasıl sağladın. İstediğin kişilere güvenlik sağlıyorsun. Güvenliği sağlayamıyorsan işin ne? Biz bu çifte standartlar içinde buradayız” diye konuştu. Kırbayır, son olarak 1 Mayıs’ta katledilen işçileri andı.
Cumartesi anneleri adına basın açıklamasını Meryem Göktepe okudu. “Ahmet Bulmuş dosyasındaki 23 yılık cezasızlık son bulsun” diyen Göktepe, “631. haftamızda 23 yıldır yargı ve siyaset işbirliğiyle üzeri kapatılmak istenen bir cezasızlık dosyasını kamuoyu ile paylaşıyoruz. Fatım Bulmuş ve çocuklarının ‘Bir mezarımız olsun, bize bu acıları yaşatanlar yargılansın’ diyenlerin seslerini Galatasaray’dan yükseltiyoruz” dedi. Göktepe, “48 yaşındaki Ahmet Bulmuş 1994 yılının Nisan ayında bozuk radyosunu tamirciye götürmek için evinden ayrıldı. Yolda arkadaşı B.G’ye rastladı. Arkadaşının tanıdığı bir tamirciye doğru birlikte yürüdüler. Mardin Caddesi üzerinde bulunan tamirci dükkânına 4-5 metre kala, bölgedeki insanlar için devlet şiddetinin simgesi olan Beyaz Toros marka bir araç yanlarında durdu. Aracın içinden inen silahlı ve telsizli üç kişi Ahmet Bulmuş ve B.G’ye kimliklerini sordu. Kimlik kontrolü sonrasında B.G.’nin kimliği iade edildi. Ahmet Bulmuş ise araca bindirildi. Araç hızla Dörtyol istikametine doğru gitti. Olaya tamirci B.E. de tanık oldu” diye konuştu. Son olarak Göktepe şunları söyledi: “1996 yılının Ocak ayında Silopi Sinan Lokantası’nın bahçesindeki kuyuda 6-7 kişiye ait olduğu düşünülen kalıntılara ulaşıldı. Kuyudan çıkartılan çuvalın içinde kafası olmayan bir beden de bulunuyordu. Bedenin üzerindeki giysiler sağlamdı. Olay yerinde bulunan Fatım Bulmuş bu giysilerden bedenin eşine ait olduğunu teşhis etti. Ancak yoğun korku ortamında resmi bir başvuru yapamadı. Silopi Belediyesi bulunan kalıntıları yer bilgisini açıklamadan toplu olarak Silopi kimsesizler mezarlığına gömdü. 9 – 14 Mart 2009 tarihleri arasında Silopi’deki BOTAŞ tesislerinde iki kuyuda yapılan kazılarda biri kafatası olmak üzere 17 kemik parçasına ulaşıldı. Bunun üzerine Vedat Bulmuş bulunan kafatasının babasına ait olabileceği düşüncesiyle Cizre Cumhuriyet Savcılığına başvuru yaptı. 24.03.2009 tarihinde Vedat Bulmuş Cizre Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma (2009/430) kapsamında savcıya ifade verdi. İfadesinde Cemal Temizöz’ün babasının kaybından sorumlu olduğunu belirterek olayı anlattı. Aradan 8 yıl geçmesine rağmen maddi gerçeği açığa çıkartacak ve ceza adaletini sağlayacak adli bir süreç işletilmedi, bilinen failleri korundu. Bulmuş ailesinin adalet mücadelesi bizim de mücadelemizdir.“
631. Haftasına giren Cumartesi Anneleri’n eylemine bu hafta 1 Mayıs 1977’de Kazancı Yokuşu’nda katledilenleri anan devrimci kurum ve sendikalarda gelerek dayanışma gösterdi.