Dün, Danıştay’ın 149. kuruluş yıldönümüymüş. Bu vesileyle Danıştay Başkanı, “OHAL ve KHK’larla kişisel özgürlükler kısıtlanmamıştır” diye bir konuşma yapmış. Bu yetmemiş, bir de demiş ki, referandum sonrasında yapılan değişikliklerle anayasadaki kuvvetler ayrılığı ilkesi daha belirgin hale gelmiştir.
Tamam. Devletlerin yapısından da onların hukukundan da çok anlamayız. Ama OHAL ve KHK’larla kişisel özgürlüklerin ne kadar da çok “özgürleştirildiğini” de iyi biliriz. Adam tek başına yasıyor, yürütüyor, yargılıyorsa bu kuvvetlerin ne kadar çok “ayrıştığını” da iyi biliriz.
Danıştay Başkanı, yargıçların yandaş ya da idarenin faaliyetlerine engel çıkaran bir güç gibi değerlendilmemesini vurgulayarak sözlerini bitirmiş. Yeni KHK’larla atanan yargıç ve savcıların yarısından fazlasının AKP il ve ilçe teşkilatlarından geldiğini bilmeksizin! Bunu da iyi biliriz.
Konuşmasının sonunda o kuvvetler ayrılığının bünyesinde cisimleştiği RTE’yi saygıyla selamlamış. Öyle selamlamış ki, saygıdan ve hürmetten boynu kırılacakmış!
O kuvvetlerin nasıl iyi ayrıştığına şimdi inandım!