Parlamenter muhalefetin beklenmedik bir manevrayla Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde başlattığı Adalet Yürüyüşü, genelde muhalefetini sandık dışında yapmayan CHP için oldukça radikaldi.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun 24 günlük “Adalet Yürüyüşü”, Maltepe Miting Meydanı’nda sonlandı. Adalet talebinin, tutuklanan CHP milletvekili Enis Berberoğlu nezdinde tüm OHAL mağdurlarını kapsadığı muammasıyla başlayan ve biten yürüyüşün anlamı da, bu muammada kalarak kaybolacaktır.
Maltepe’deki miting alanında KHK’lar ile işten atılan memurlar, akademisyenler, gazeteciler, gözaltılar, tutuklamalar, açlık grevlerine yönelik saldırılar gündemleştirilirken; OHAL’in kaldırılması birincil istek olarak belirginleşti.
Yürüyüş ve miting sürecine eklemlenen HDP ve devrimci muhalefetten bazı örgütlenmeler, yürüyüşe katılarak kattıkları renklerini, mitingde renksizliğe dönüştürmüşlerdir. Bu dönüşüm, toplumsal muhalefetin “yeni lideri” Kemal Kılıçdaroğlu tarafından bizzat istenmiştir. Kırmızı ve beyaz dışındaki renkleri istemediğini, yürüyüşün 24. günü baskın bir şekilde söylemişti. Bu, Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkmaya hazırlanan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, muhalefetin tümünü toparlayabilmek için sunduğu şarttır.
Yürüyüş, mitingle beraber başkanlık seçimi için bir anlaşmaya mı dönüşüyordu?
Kemal Kılıçdaroğlu, yürüyüşün Maltepe Mitingi’yle bitmeyeceğini vaat ederken, “Adalet Yürüyüşü” süreciyle Enis Berberoğlu’nun birdenbire bırakılmayacağını bildiğini; ama bu sürecin, meclis ve sokak ile beraberce örgütlenerek bir şeyleri değiştireceğini söylüyordu.
CHP, kaybedilen birçok seçimden ve az biraz oyla kaybedilen referandumdan sonra, sandık sandık sıkışan toplum için bir sokakeyleminin, yürüyüşün gerekliliğini anlamış ve bu gerekliliğin manevrası ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun toplumun “2019 adayı” olmasını istemiştir.
Yürüyüş ve miting değerlendirildiğinde, hedefe ulaşılmış gibi görünüyor.
Ve görünen köy kılavuz istemez; referandum sürecinde devrimci anarşistlerin eleştirdiği başlıklardan biri olan “parlamenter muhalefet ile devrimci muhalefetin ayrışmasının önemi”, bu süreçte de anlaşılmayacaktır. Bu süreç de meclisten sokağa, sokaktan sandığa, sandıktan meclise doğru sürecektir. Bu yanılgı döngüsünden çıkılmadıkça; Ne Adaleti, Ne de Özgürlüğümüzü Kazanamayız!
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 39. sayısında yayımlanmıştır.