3 yıl önce sistematik şiddet gördüğü eşini öldüren Yasemin Çakal, 3 yıldır süren tutsaklığın ardından artık özgür.
4 Temmuz’da görülen duruşmada hakimden gelen “beraat” kararı -itiraf etmek gerekir ki- herkesi şaşırttı. Şaşırdık, çünkü kadın davalarında verilen kararlar ortaydaydı: 14 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz eden erkek “iyi hal indirimi”yle serbest bırakıldı, eşini öldüren erkek “haksız tahrik indirimi” aldı ve cezası 7 yıla düşürüldü, bunun gibi pek çok örnek… Şiddet gördüğü eşinden şikayetçi olduğunda polis “Barışırsınız” deyip eve gönderdi, cezaevinden izinli çıkan erkek eski eşini öldürdü, İstanbul’da bir kadın, polis korumasında olduğu halde eşi tarafından katledildi…
Her gün kadına yönelik taciz, tecavüz, şiddet, işkence, katliam haberleri alırken, Yasemin’in davasından gelen beraat kararı hepimiz için hem moral, hem umut oldu. Yasemin’in gördüğü şiddet ortadaydı, daha önce defalarca ölümden dönmüştü. Yediği son dayakta da durum aynıydı; eğer öldürmeseydi, ölecekti. Çocuğuyla birlikte katledilecekti. Ancak Yasemin yaşamak istiyordu. Kocasının dayağından kurtulup çocuğuyla beraber yaşamak istiyordu. Yaşamak, çocuğunu yaşatmak için savundu kendini. Yaşadı ve tutsakken bile mücadele etti.
Bu topraklarda her gün sistematik şiddete maruz kalan binlerce kadın var. Ne yazık ki hepsinin sonu Yasemin gibi değil. Kimi yaşadığı şiddete boyun eğmek zorunda bırakılıyor; kimiyse boyun eğmediği için katlediliyor. Yasemin’in özsavunmasının kendisi de, bu savunmanın ardından yürütülen mücadeleyle gelen dava sonucu da, tüm kadınlara cesaret verecek nitelikte.
3 yıldır Yasemin’in her duruşmasını takip eden kadın örgütleri, sesine ses olan, ona mektup yollayan, onunla birlikte mücadele edip bu dayanışmanın bir parçası olan tüm kadınlar, duruşmanın sonucunu görüp sevinenler; şimdi bir zaferin ortakları. Hepsi, bu mücadelenin bir parçası ve hepsi dayanışmanın gücünün farkında artık.
Bugün kazandığımız sadece bir mahkeme sonucu. Ama bu kazanım, basit bir kazanım değil. Bu, Yasemin’in kazanımı. Bu, özsavunmanın kazanımı. Bu, kadın dayanışmasının kazanımı. Bu senin, benim kazanımımız. Bu, bizim, tüm kadınların kazanımı. Adaletsizliğin kendisi olan devlete ve erkek egemen sisteme karşı koyuşumuzun kazanımı.
Biz kadınlar örgütlendikçe, dayanışmayı büyüttükçe kazanmaya devam edeceğiz. Yasemin’in duruşma sonrası kendisini bekleyen kadınlara haykırdığı gibi; “Jin, Jiyan, Azadî*!”
*Kadın, Yaşam, Özgürlük!
Nergis Şen
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 39. sayısında yayınlanmıştır.