15 Temmuz’un üzerinden tam 1 yıl geçti. Darbe miydi, değil miydi, kime karşı yapıldı, kim yaptı gibi tartışmalar bu geçen 1 yıl içinde dinmediği gibi daha da arttı. Darbenin OHAL’e evrilmesi, KHK’larla yönetilen bir yapıya geçiş yapılması, uzun gözaltı ve tutukluluk süreleri, işten atmalar ya da açığa almalarla geçen 1 yıl.
“Sarayın himayesinde” bir dizi de etkinlik düzenlendi dün gün boyunca. Etkinlik dedim ama anma mı kutlama mı pek karar veremedim doğrusu. Açıklamalara, konuşmalara, yandaş medyanın yazdığına bakılırsa tam bir kutlama!
Bu “kutlama” için kullanılan görselin nasıl bir fiyasko olduğu ortaya çıktı. Sen tut, darbeye karşı tankların üzerine çıktık edebiyatı yap, ama etkinlik görselinde ödüllü bir fotoğrafçının Irak işgali sırasında çekilmiş bir asker fotoğrafını kullan. Yani edebiyat iyi ama fotoğraftan sınıfta kaldılar, açıkça söyleyeyim!
Bununla kalacak sandım ama yanıldım. Akşam üzeri mobil telefonlarıyla birbirlerini arayan herkes, farklı bir çevir sesi işitti. Bu ses sarayın sesinden başka bir şey değildi. Zaten telefon operatörlerinin yalakalık olsun diye darbeye özel bedava kontör dağıtma hamlesinin izleri sürerken, bir de bu bedava kontörlere güvenip eşini dostunu aramak isteyenler başka bir sesle karşılaştılar.
E, kontör parasını onlar verdiğine göre, kimin konuşacağına da onlar karar vermiş anlaşılan!