Meydan: A de Libertad’ın başlangıç süreci ve kurulma amacından bahseder misiniz?
2016 yılındaki 1 Mayıs eylemlerinden sonra yapılan bir toplantıyla başladı süreç. Önce niyet sadece bir gazete oluşturmaktı. Sonrasında, farklı anarşist yapıları içerisinde bulunduran federasyona döndü bu fikir. Bir mekan üzerinden ve birkaç kişiyle başlayan pratik, tartışmalarda gözden kaçırdığımız alandı. Somut olarak işleyen kolektif, bu tartışmaların ulaştığı son nokta.
Kolektifin asıl amacı, anarşist düşünceleri toplumsallaştırmak. Buna ek olarak, birçoğumuz siyasi olarak köylü mücadelelerinin, ekolojistlerin, feministlerin, yerlilerin ve öğrencilerin mücadele alanlarında kolektif aracılığıyla örgütlü hareket ediyoruz. A de Libertad, anarşist grupların, otonomist grupların toplantı ve karar alma süreçlerini işlettiği bir yer aynı zamanda.
İçinde yaşadığımız toprağın siyasi özellikleri nedeniyle, sosyal mücadeleler, örgütlenme özgürlüğü, ekoloji, yerli halkların özgürlüğü için dayanışma bizim açımızdan önemli. A de Libertad farklı toplumsal mücadeleler arasında bir iletişim aracı işlevi görüyor.
Bu siyasi hareketliliğin dışında; konserler, kitap fuarları, materyal dağıtımı ve taşınması gibi etkinlikler yapıyoruz.
Kolektif, önce de belirttiğimiz gibi gazete fikriyle başlamış olsa da, bir müddet sonra kendi küçük projelerini de ortaya çıkardı. Örneğin kolektif içerisinde, Ediciones Libres olarak adlandırılan bir yayın bölümü var. Hedef sadece kolektifin içinde bir kütüphane benzeri mekanın olması değil, bu küçük kolektif bu fikirleri farklı insanlara taşımak için çalışıyor.
Benzer şekilde, Martes Libertarios adlı bir alanımız var. Bu alanda, toplumsal sorunlar temalı film gösterimleri yapıyoruz.
Uzun ölçekte hedefimiz, A de Libertad’ı büyük bir Anarşist Sosyal Merkez yapmak.
Peki, yaşadığınız coğrafyada buna benzer kolektif deneyimler var mı ya da tarihte olmuş mu?
Anarşist kolektifler oldukça az ve toplumsal etki alanı umduğumuz gibi değil. Bununla birlikte, anarşist hareket, açıkça tanınmasa dahi, ülkede büyük toplumsal mücadelelere ulaşmada önem taşıyor. Günümüzde tarihi bir referans olarak kalmaya devam ediyor ve küçük olmasına rağmen görünür durumda ve devletin varlığını endişelendiriyor; bunun sebebi, faşist uygulamaların kademeli bir şekilde işkenceyle artması karşısında, anarşist hareketliliklerin veya kolektiflerin teyakkuz hali diyebiliriz.
Bahsettiğimiz gibi, çok fazla kolektif yok ama, yirminci yüzyılın başlarından bu yana küçük ama daima mevcut bir harekettir. Birçok kişi, kendini anarşizm ile tam olarak tanımlamasa da anarşist ideallere olumlu bakıyor. Bu durumun 20. yüzyılın başlarında daha görünür olan anarşizmle ilgisi var. Roberto Brenes Mesén, Omar Dengo, Joaquin Garcia Monge, Elias Jiménez, Maria Isabel Carvajal gibi anarşist yoldaşlar bugün, bu topraklardaki devrimci hareketin kurucularıdır. Özellike 20. yüzyılın ilk çeyreğinde anarşist hareket toplumsal mücadelelerin ana örgütleyicisi konumunda.
Kolektifin karar alma süreçleri nasıl işliyor?
Günümüzde iletişim için daha geniş bir alana sahip olduğumuza inanıyoruz. Teknolojik gelişmelerin bunda etkisi çok. Önceki süreçlerde, bilgisayar vb. araçlar aracılığıyla karar alma sürecini işletmeye çalıştık. Ancak bunun çok iyi sonuçlar vermediğine şahit olduk. Hem güvenlik açısından, hem de yüz yüze karar süreci işletmenin siyasi tartışmalar açısından daha iyi olacağını düşündüğümüzden yöntemimizi değiştirdik.
Belirli aralıklarla, karşılıklı anlaşmayı hedef koyduğumuz toplantılar alıyoruz. Kolektifin sağlıklı işleyebilmesi için toplantının sonunda meselelere yaklaşımın benzer olması önemli. Öte yandan, kolektifin parçası olan bütün bireylerin görüşleri önemlidir.
Farklı coğrafyalardaki benzer deneyimlerde, kolektifler özellikle içerisinde bulunduğumuz süreçlerde belirli zorluklarla karşılaşıyorlar. Bazen devlet baskısı, polis ya da faşist saldırıları… A de Libertad için durum nedir?
Son yıllarda devlet, “güvenlik” adı altında yeni bir süreç başlattı. Kosta Rika, sözde barış ülkesi ve bir ordusu olmadan tüm Orta Amerika ülkelerinin harcamaları toplamından çok askeri harcamalara para yatırdı. Devlet kontrolü arttı, militarizm özellikle ezilen kesimlere kendisini polis aracılığıyla hissettiriyor. Kolektif olarak biz de bu şiddetten kendi payımıza düşeni alıyoruz. Mücadele edenlere, politik örgütlere ve toplumsal hareketlere yönelik baskı her geçen gün artmakta.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Devlet düzeyinden güçlü baskı ve yolsuzlukların yanı sıra, sizin coğrafyanızda yapılan güçlü direniş süreçleri hakkında bilgi aldık. Böylece yükselen ve bedenleriyle değerleri için mücadele eden direnen kişilerin cesaretine hayran olduk ve diğer yeni dünyaların vizyonu ile, mesafeye rağmen dayanışma ilişkileri kurmak için sizleri en içten duygularımızla selamlıyoruz.
Röportaj: Murat Çıkrıkçıoğulları
Bu röportaj Meydan Gazetesi’nin 40. sayısında yayınlanmıştır.