Devletin bütün saldırılarına, gözaltı ve tutuklamalarına rağmen Yüksel Direnişi birinci yılında sürüyor.
Akademisyen Nuriye Gülmen’in tek başına başlattığı ve gittikçe çoğalan direniş birinci yılında.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından “darbecilerle mücadele” bahanesiyle ilan edilen ancak asıl hedefi devrimciler olan , OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile yüzbinlerce insan açığa alındı, ihraç edildi. OHAL mağduru bu kişilerden biri de Selçuk Üniversitesi’nde görevli akademisyen Nuriye Gülmen.
Gülmen “Açığa alındım, işimi geri istiyorum” yazılı bir dövizle 9 Kasım’da saatler 12.30’u gösterdiğinde Yüksel Caddesi’nde İnsan Hakları Anıtı önünde bir basın açıklaması yaptı. Binlerce kamu emekçisi adına oturma eylemine başladığını duyuran Gülmen’e polis saldırdı, onu ve destek olanları darp ederek gözaltına aldı.
Gözaltından çıkan Gülmen ertesi sabah tekrar yerini aldı eylem alanında. Gülmen’in oturma eylemine her gün polis saldırdı, darp ederek gözaltına alınan Nuriye, gözaltı çıkışında tekrar gidip yerini aldı. Ta ki tutuklandığı açlık eyleminin 75. gününe kadar.
9 Mart’ta Açlık Eylemine Başladı
17 Kasım tarihinde Sosyal Bilgiler öğretmeni Acun Karadağ, Semih Özakça bir kaç gün sonra da, “Hayata Dönüş Operasyonu”nda kolunu kaybeden ve KHK ile ihraç edilen Veli Saçılık da Nuriye’nin yanında yerini aldı. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça 9 Mart tarihinde “işimi geri istiyorum” talebiyle 11 Mart’ta açlık grevine başlayacaklarını duyurdu. Konuyu görüşmek üzere Meclis’e giden ve milletvekilleriyle bir basın açıklaması yapan direnişçiler polisin saldırısına uğradı ve yine darp edilerek gözaltına alındı. Bu saldırının ardından Nuriye ve Semih açlık eylemi tarihini 9 Mart’a çekti.
Nuriye ve Semih’in başlattıkları açlık eylemi direnişi bir çığ gibi büyüdü. Türkiye’nin yanı sıra dünyanın da dikkatini çeken bu direniş özellikle 60. gününden itibaren kamuoyunda büyük bir duyarlılık oluşturdu.