New York’taki davada itirafçı tanık Rıza Sarraf, Türkiye’nin de devlete ait bankaları aracılığıyla daihil olduğu, İran ile altın üzerinden yapılan ticareti mahkeme heyetine anlatıyor:
Sarraf, “İşlem ilk olarak İran’ın Türkiye’ye ham petrol ve doğalgaz satmasıyla başlıyordu.” diyor. “İran Ulusal Petrol Şirketi Tüpraş’a petrol, Botaş’a doğalgaz satıyordu. Tüpraş, Botaş ve İran Ulusal Petrol Şirketi’nin Halkbank’ta hesapları var.”
Sarraf, İran’da kurulan Sermaye Exchange adlı bir şirketten söz ediyor. Bu şirket sadece altın ticareti için kurulmuştu ancak işin doğasına uyması için gerçek ticaret varmış gibi gösteriliyordu.
Sarraf, Sermaye Exchange’in de Halkbank’ta bir hesabı olduğunu, İran Ulusal Petrol Şirketi’nin (NIOC) buraya para transfer ettiğini söylüyor. Çünkü NIOC, ABD’nin ve BM’nin yaptırımları nedeniyle Halkbank’taki kendi hesabından uluslararası para havalesi yapamıyor.
İran Ulusal Petrol Şirketi’nin (NIOC) paraları Halkbank’ta Sermaye Exchange hesabına geçince, Zarrab’ın şirketi devreye giriyor. “Bir sonraki adımda Sermaye Exchange’in parayı bana vermesi lazım ki uluslararası para transferi taleplerini yerine getirebileyim.”
Sermaye Exchange, Halkbank’a, paranın Zarrab’a ait Safir Altın şirketine aktarılması için talimat veriyor.
Para, artık Zarrab’a ait bir şirketin hesabında görünüyor. Sarraf, bu para karşılığında altın temin eden bir şirket var, diyor. “Safir Altın, parayı, altını temin eden şirkete gönderiyor” ve para Safir Altın’ın hesaplarından çekiliyor. Tüm işlemler Halkbank’ta gerçekleştiriliyor.
Çünkü İran’ın parası Halkbank’ta. “Bu parayı Halkbank içinde dolaştırarak, artık Halkbank dışına çıkarabileceğimiz bir noktaya yaklaşıyoruz” diyor. “Aslında bu, tasarlanan yöntemlerden biri, çünkü İran Ulusal Petrol Şirketi bu işlemi doğrudan yapamıyor.”
Sıra parayı dışarı çıkarmakta… Bunun için para, Euro veya TL cinsinden Denizbank’a aktarılıyor. Para böylece Halkbank’tan çıkarılmış oluyor.
Sarraf: “İran Ulusal Petrol Şirketi’nin Semaye Exchange’e verdiği havale emri benim ofisime geliyor. Bu bir ödeme emri.”
Sarraf, bu parayla, Royal Group şirketi aracılığıyla altın satın alıyor. Yani para, altına çevriliyor.
Sarraf: “Benim adamlarım ellerinde çantalarla Rona Döviz’e gidiyor, çantaları doldurup geliyorlar.Bu kuryeler çantalardaki altını Dubai’ye götürüyorlar. Ancak Türkiye’de hazırlanan gümrük belgelerinde altınların varış yeri Dubai üzerinden transitle İran olarak gösteriliyor. Ama altın hiçbir zaman İran’a götürülmüyor.”
Altınlar, Dubai’de Zarrab’ın ofisine götürülüyor. Yani Türkiye’de Sarraf’a ait Royal Group’tan alınan altınlar, Dubai’de Sarraf’a ait şirkete götürülüyor.
Sarraf: “Artık bu noktada altının satılması ve tekrar nakde çevrilmesi gerekiyor. Altınlar İran’a götürülmüyor çünkü İran’da para veya altına ihtiyaç yok. Bunlarla uluslararası ödemelerin yapılması lazım ve para İran’a girerse bunlarla uluslararası ödeme yapamam.
Çeviri: Sebla Küçük