ABD’nin İran’a yönelik nükleer yaptırımlarını Amerikan bankacılık sistemini kullanarak ve Türkiye’de hükümet yetkililerinden yardım alarak delmekle suçlandığı davada tanık olmayı kabul eden Reza Zarrab bugün 4. kez hakim karşısına çıkıyor.
Zarrab eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan ile İran’a hayali gıda ihracatı ile ilgili yaptıkları görüşmelere dair bilgi veriyor.
Süleyman Aslan’ın Zarrab’a attığı bu mesaj mahkemede okundu:
“Bu miktarlar gıda ihracı için uygun olmayabilir.”
Savcı: “Buradan ne anladın?”
Zarrab: “Burada söylemek istediği; İran’dan transfer edilecek miktar çok büyük olduğu için, gıda ticareti miktarı ile açıklanamaz.”
Zarrab bunun üzerine transferleri 5 milyon dolarlar halinde yapabileceğini söylüyor. Aslan da bunun daha iyi olacağını söylüyor. Zarrab devamında “hayali gıda ticaretinin” takibinin yapılamaması için neler yapıldığını anlatıyor. Bunun için Süleyman Aslan ile ticaretin gerçekmiş gibi görünmesi için defalarca konuştuklarını anlatıyor.
Zarrab gıda ticaretinde belgelerde yaptığı hataları da anlatıyor.
Zarrab: Buğday ticareti belgelerinde malın orijinini Dubai olarak gösterdik.
Savcı: Bu neden bir hata olsun?
Zarrab: Çünkü buğday Dubai’de yetişmiyor.
19:00- Zarrab, “Volgum” adlı gıda şirketinden bahsediyor ve Atilla’nın Volgum’u anlamadığını söylüyor. “Hakan Atilla, Volgum’un altın ticaretinde kullanıldığını sanıyordu çünkü şirket başlangıçta bu amaçla kurulmuştu… Ancak daha sonra gıdaya dönmüştü.”
Soru: Atilla’ya yanıt olarak ne dediniz?
Zarrab: “Hakan Bey, biz onu değiştirdik” dedim
Zarrab ile Atilla arasında doğrudan bir görüşme. Atilla, gıda sevkıyatı kayıtlarının inandırıcılığı konusunda endişeli; Zarrab ise yüklenen miktarların gemilerin hacmine eşit olduğunu söylüyor. Zarrab, “Atilla, evrakların daha dikkatli hazırlanması gerektiğini söylüyor” diyor.
19:10- Yeni bir delil: Zarrab, belgeyi doğrulayarak “Bu bir gümrük beyanı, efendim” diyor. Belge, Dubai’den verilen bir gümrük çıkış belgesi.
Zarrab’ın ifadesine göre Atilla, sevkıyatların inandırıcı görünmesi için Zarrab’ı uyardı; “14 ton kapasiteli gemiye ’25 ton yükledim’ deme”dedi.
19:20- Savcı Zarrab’dan, Türkçe bir telefon kaydını doğrulamasını istiyor.
Zarrab: ”Evet, konuşma bu şekilde oldu efendim.” Zarrab, burada, Abdullah Happani ile Halkbank’tan gönderilen paralarla ilgili konuştuğunu söylüyor. Kayıt dinletilecek ve delil dosyasına eklenecek.
Happani: Ne kadar göndereceksin?
Zarrab: Gıda için falan ne kadar göndermişiz, ona bak. Toplamda ona göre bir şey hesaplayıp gönderelim.(Kayıt sonu)
Zarrab: Burada diyorum ki, Süleyman bankada en tepedeki kişi ve bankadan sorumlu olduğu için işle ilgili tüm yetki onda.
Zarrab ifade verirken, Atilla’nın avukatları, ABD hükümetinin, Zarrab’ın Türkçe telefon görüşmelerinin kayıtlarını savunma makamına vermekte geciktiğini söylüyor. Avukatlara göre bu görüşmelerde Zarrab, dışarı çıkmak için yalan söylemeye razı görünüyor.
Savunma avukatları bu durumdan dolayı öfkeli. Öyle ki kayıtları inceleyemedikleri için duruşmanın 2 hafta ertelenmesini talep etmişler. Söz konusu kayıtlar, Zarrab’ın tutuklu olduğu döneme ait. ABD’de cezaevlerinde telefon görüşmeleri kaydediliyor.
Yeni bir kayıt dinletiliyor.
Bu görüşmeler Zarrab’ın tutuklanmasından sonra gerçekleşmiş ancak Obama ile ilgili ifadelere baklılırsa görüşmelerin üzerinden epey zaman geçmiş.
Görünüşe göre, Zarrab’ın avukatı, müvekkilinin durumuyla ilgili olarak Erdoğan tarafıyla irtibat halindeydi. Zira görüşmenin özetinde “Danışman, bunun sadece Reza meselesi olmadığını, milli mesele olduğunu söylüyor” deniyor.
Zarrab, Atilla ile altın ticaretini konuşuyor. İhracat için beklenen bir işlemin tamamlanmasından bahsediyorlar.
Soru: İşlemi kapatmak için neden evrak gerekiyordu?
Zarrab: Halkbank’taki hesabıma gelen tüm işlemlerin tek tek kapatılması gerekiyordu. Altın ticaretiyle ilgili olan işlemlerin kapatılması için de altın ticaretine ilişkin evrak gerekliydi.
Başka bir gümrük beyanı belgesi, delil dosyasına giriyor. Zarrab, gümrük formunda geçen “Sermayeh Exchange” adlı bir “paravan şirketten” bahsediyor.
Soru: Peki gerçekte altınları hangi ülkeye gönderiyordunuz?
Zarrab: Gerçek ticarete konu olan altının tamamı, Birleşik Arap Emirlikleri’ne ihraç ediliyordu.
Zarrab’a göre görüşmede Atilla’nın evrakla ilgili bir sorunu çözdüğünden bahsediliyor. Zarrab, “Bir sorun vardı ama halledildi” diyor. Zarrab altınların nihai varış yerinin İran mı, Dubai mi olacağı henüz belli olmadığı için, evrakta varış yerinin belirtilmesi gerektiğini söylüyor.
Zarrab: Ben “Gümrük beyannamesinde Dubai üzerinden transit görünmesi lazım” diyordum.
20:35- Soru: Bankada bu konuyla ilgili kimlerle konuştun?
Zarrab: Daha önce Süleyman Aslan’la konuşmuştum… ayrıca Hakan Atilla ile de konuşmuştum.
20:40- Görüşme kaydında Zarrab, “Kardeşim, başka yolu yok. Mevzuat öyle diyor” diye konuşuyor. Zarrab, ifadesinde “Abdullah’a bu kararı kendim vermediğimi anlatmaya çalışıyorum” diyor.
Soru: Bahsettiğin mevzuat nedir?
Zarrab: Ambargonun getirdiği düzenlemelerden bahsediyorum.
Soru: Hangi ambargo?
Zarrab: ABD’nin ambargosu ve yaptırımları.