2010 yılının Ağustos ayında Fransa’nın Montreuil şehrinde kurulan Ekmeğin Fethi Fırını (La Conquete du Pain Boulangerie), ismini anarşist Pyotr Kropotkin’in yazdığı “Ekmeğin Fethi” kitabından alıyor. Fırın, ismini aldığı kitabın ilkelerinden hareketle patronsuz, sömürüsüz bir kolektif fırın deneyimini yaşatma fikriyle ortaya çıkmış.
Daha önce başka bir fırında çalışan Anarşist Federasyon üyesi Pierre Pavin ve anti-faşist “Réseau No Pasaran” (Geçit Yok Ağı) üyesi Thomas Arnestoy’un kurduğu kolektifte altı çalışan üç de çırak bulunuyor. İki haftada bir gönüllülerin ortak katılımıyla gerçekleşen karar alma toplantılarıyla fırının işleyişine ve gönüllülerin ihtiyaçlarına dair kararlar alınıyor.
Tanıtım metninde “Özyönetim modeli pek çok özgürlükçü teorisyen tarafından dillendirilmiştir. Ancak pratikte uygulanması çok kısıtlı sayıda olmuştur.” diyen gönüllüler, devletsiz bir modelle işletilen mekanlara ilişkin bir ihtiyacı özellikle vurguluyor. Kolektif gönüllüleri, kendi karar alma mekanizmalarını işleterek toplumsal dönüşüm için insanlara somut bir alternatif göstermek istiyorlar.
İlk kurulduğu günlerde, her gün gelen ekmek siparişlerini yetiştirebilmek için günde 20 saat çalıştıklarını söyleyen Thomas, yaz aylarında 40 dereceyi bulabilen bir şehirde ekmek pişirmenin, bütün gün bilgisayar başında bir patronun altında çalışmaktan çok daha iyi olduğunu söylüyor.
Ekmeğin Fethi Fırını gönüllüleri, fırıncılık deneyimlerine göre “usta” ve “çırak” olarak faaliyet gösterseler de, aralarında meritokratik* bir ilişki biçimi bulunmuyor. Hatta kendilerini militan fırıncı olarak adlandırıyorlar.
“Komünizm, çünkü paylaşmak istiyoruz. Özgürlük, çünkü bireye uygulanan bütün otoriteyi reddediyoruz ve özgürlüğün olmadığı bir eşitlik anlayışına karşıyız.”
Bir dönem ekonomik sıkıntı içine giren fırın, gerçekleştirdiği dayanışma etkinlikleriyle, kısa sürede bunun da üstesinden gelebilmiş. Fırın aynı zamanda bölgedeki işçi sendikalarıyla da dayanışma ilişkisi içerisinde. Şehirde bulunan çeşitli işgal evlerine ve eylemlere dayanışma için ekmek, kek gibi yiyecekler yolluyorlar. Paylaşma ve dayanışma geleneğinin en eski örneklerinden biri olan “askıda ekmek” modelinin yanı sıra, 2. Dünya Savaşı’nda İtalya’da ortaya çıkan “askıda kahve” modelini de fırın içerisinde işletiyorlar.
Ekmeğin Fethi Fırını, sadece bir fırın olmanın ötesinde, içinde bulunan devrimci yayınları, ücretsiz zapatista kahvenizi yudumlayarak okumanıza imkan tanıyan bir bölüme de sahip. Le Monde Libertaire Gazetesi, Alternative Libertaire, l’Humanite, Lese Beton gibi periyodik yayınlar ve tabi ki Ekmeğin Fethi kitabı gibi devrimci yayınları bulup okuyabileceğiniz fırında aynı zamanda, çeşitli devrimcilerin isimlerinin verildiği sandviçlerden yemek de mümkün.
Bölgedeki en ucuz fırınlardan biri olan fırında akşam 8’de, elde kalan ve bozulmamış ürünleri ihtiyacı olanlara dağıtılıyor. Bu yönüyle kolektifin gönüllüleri, mahallelerinde yarattıkları dayanışma ağının da bir parçası haline geliyor. Uluslararası devrimci dayanışmaya da değer veren fırın, geçtiğimiz yıllarda “Rojava ile Dayanışma Anarşist Kolektifi”nin çalışmalarının da aktif örgütleyicilerinden biri olmuştu.
Gönüllülerinin büyük bölümünü göçmenlerin oluşturduğu fırının kapıları, mesleği öğrenmek isteyen ya da sadece sohbet edip anarşizme dair bir şeyler okumak isteyen herkese açık.
*Meritokrasi: Yönetim gücünün, yetenek ve kişilerin bireysel üstünlüğüne yani liyakata dayandığı yönetim biçimidir.
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 43. sayısında yayınlanmıştır.