Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesi davasında iki buçuk yıl sonra beraat çıktı. Dördü tutuklu dokuz kişi beraat etti. Bu kararla iki polisin öldürülme olayı ile ilgili “sanık” adlandırılabilecek kimse kalmadı. Davada tutuklu yargılanan gençlerin avukatı Hüseyin Akay, bunun beklenen bir karar olduğunu, devam eden davada herhangi bir hukuki delilin olmadığını söyledi. Davada yargılanan gençlere yöneltilen suçlamalar arasında yer alan “…öldürülen polislerin karşı dairesini kiralamak ve daha sonra da Suriye’den gelen bir grupla birlikte balkondan girerek polisleri öldürmek.” iddiası, polislerin evinde yapılan aramada gençlerden hiçbirinin parmak izine rastlanmamıştı. Evde, polislerin evine hiç gitmediğini iddia eden polis memuru Burak Koru’nun parmak izi bulunmuştu.
Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 22 Temmuz 2015’te, polis memurları Feyyaz Yumuşak ve Okan Uçar evlerinde başlarından vurularak öldürülmüştü. “Çözüm Süreci” olarak adlandırılan ateşkes-müzakere dönemini bitirerek, sokağa çıkma yasakları,ablukalar ve katliamların yaşanmasının yaşandığı sürecin miladı sayılan bu olay sonrası devlet, “terörle mücadele konsepti” adı altında savaş sürecine geçmişti. 23-24 Temmuz’da Kandil’e yönelik hava operasyonu sonrası, saldırılar Bakur’a yoğunlaşmıştı. Devlet tarafından, ağır silahların kullanıldığı, yaklaşık bir yıl süren operasyonlar sonrası Cizre,Sur,Şırnak, Silopi,Nusaybin ve Yüksekova’da ağır bir yıkım yaşanmıştı.
Bu süreçte yaşanan saldırılarda Cizre’deki bodrumlarda yakılarak katledilenler, evinin önünde vurularak yaşamını yitiren ve cenazesi 7 gün boyunca yerde kalan Taybet İnan (Taybe Ana), yine Cizre’de katledildikten sonra, annesi tarafından bedeni bir derin dondurucuya konulan 10 yaşındaki Cemile Çağırga, bu kanlı ve karanlık sürecin akılda kalan trajik örneklerinden sadece birkaçı.