Kapitalist işleyiş içerisinde zaman zaman kullanılabilecek ama paylaşma ve dayanışmayla örülü özgür dünyada hiçbir şeye yaramayacak bilgiler…
Erkek egemen toplumda, kadınların yaşamlarını idame ettirebilmelerini sağlayacak olanaklardan erkekler tarafından uzak tutuldukları göz önünde tutulduğunda, boşanma davalarında gündeme gelen nafaka konusunun önem taşıdığı açıktır. Bu yazımızın konusunu da aile hukuku bağlamında nafaka oluşturuyor. Kısaca ifade etmek gerekirse nafaka, boşanma davası sırasında ve sonrasında yoksulluğa düşecek eski eşe ve/veya çocuğa ödemekle yükümlü olunan paradır.
Yardım, tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakası olmak üzere dört çeşit nafaka vardır. Nafaka temelde eşin geçimi içinse “yoksulluk” ve çocuğun ihtiyaçları için veriliyorsa “iştirak nafakası” olarak ayrılmaktadır. Gerek duyulması halinde nafaka almak için tarafların boşanmış olması gerekmemektedir, boşanma sürecinde olmaları da tedbir nafakası almak için yeterlidir. Boşanma, eğer anlaşmalı bir boşanmaysa boşanma protokolünde nafaka konusu da karara bağlanmaktadır. Ancak boşanma çekişmeliyse -taraflar boşanma konusunda ve şartlarında anlaşamadılarsa- dava devam ederken Aile Mahkemesi hâkimince tedbir nafakasına hükmedilebilir.
Tedbir nafakasının verilmesi için nafaka yükümlüsünün kusurlu olup olmadığına bakılmamaktadır. Ancak nafaka bağlanacak eşin, diğer eşten daha fazla kusurunun olmaması gerekir. Nafaka konusunda kanunda herhangi bir sınırlandırılmaya gidilmemiştir ve nafakaya hükmedilirken tarafların maddi durumları göz önünde bulundurulur. Nafakanın ödenme süresi konusunda da herhangi bir sınırlama bulunmamakta olup nafaka alacaklısı kişi bir iş bulana, evlilik gerçekleştirene yani nafakaya ihtiyacı kalmayana kadar nafaka ödenmesi yükümlülüğü devam eder.
Yoksulluk nafakası yukarıda da vurgulandığı üzere, boşanma sürecine girecek eşlerden birinin ihtiyaç duyması halinde, diğer eş tarafından ödenen nafaka türüdür. İştirak nafakası ise çocuğun velayeti kendisine bırakılmayan eşin, velayet bırakılan eşe -çocuğun bakımı ve eğitimi gibi- temel olarak değerlendirilebilecek masrafların karşılanabilmesi amacıyla hükmedilen nafaka türüdür. Kural olarak iştirak nafakası, çocuğun 18 yaşına gelmesine kadar ödenir. Çocuk 18 yaşını doldurmuşsa ancak üniversite eğitime devam ediyorsa iştirak nafakasının da ödenmesine devam edilir. Yoksulluk nafakasının aksine iştirak nafakasında hâkim, tarafların taleplerini değil çocuğun ihtiyaçlarını esas almaktadır.
Hâkim tarafından nafaka kararı verilirken belli zamanlarda belli oranlarda artmasına karar verilmiş olabilir. Bunun dışında, tarafların nafaka hükmedilirken içinde bulundukları duruma göre güncel durumlarının değişmiş olması halinde, nafakanın arttırılmasına, azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verilebilir. Ancak bunun için dava açılması gerekmektedir.
Nafakanın ödenmemesi halinde nafaka alacağı, icra yoluyla tahsil edilebilmektedir. (Tedbir nafakası hariç) Nafakanın zamanında ödenmemesi durumunda da kişi hakkında 3 aya kadar “tazyik” olarak adlandırılan zorlama hapsine hükmedilebilir. Kişinin nafakayı ödemesi durumunda tazyik hapsi de son bulur. Nafaka alacağına verilen önem büyüktür; normal alacaklarda emekli maaşa haczedilebilmesi için ilgili kişinin muvafakati aranırken nafaka alacaklarında bu muvafakat aranmadan da emekli maaşı haczedilebilmektedir. Yine genel alacaklarda maaşın ancak dörtte birine kadar haciz konulabilirken nafaka alacağının tamamı için maaşa haciz konulabilir.
Temel hatlarıyla değindiğimiz bu konu, daha çok kadının maddi durumunun yaşamını idame ettirebilecek seviyede olmamasını merkeze almıştır. Ek olarak belirtmek gerekir ki maddi durumu iyi olmayan kadın, bulunduğu şehirdeki barodan adli yardım talebinde bulunarak bir avukatla temsil edilmesini sağlayabilmektedir. Bunun en önemli yararı -nafaka çoğunlukla ödenmediği için- nafaka alacağının icra yoluyla tahsilini sağlamaktır.
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 44. sayısında yayınlanmıştır.