Şubat ayı sonlarında şeker fabrikalarını özelleştirmek için harekete geçen TC devleti, 14 şeker fabrikasının satış yöntemiyle özelleştirilmesi için ihale açmıştı. İhalelerin nisan ayında yapılacağı duyurulmuştu.
Şeker-İş Sendikası Başkanı İsa Gök ise, şeker fabrikalarının satılması halinde çoğunun işletme maliyeti nedeniyle kapatılacağını, , hem yerli şeker sanayisi hem de şeker tarımını olumsuz etkileyebileceğini, üretimin düşmesi nedeniyle, kanser,kalp rahatsızlıkları başta olmak üzere, sağlığa zararlı olduğu tescillenen Nişasta Bazlı Şekere (NBŞ) mahkum olunacağını belirtmişti.
Nitekim bu iddialar paralelinde devletin, 14 şeker fabrikasının satış yöntemiyle ayrı ayrı özelleştirilmesine karar vermesinden sonra, ABD menşeli, nişasta bazlı şeker (NBŞ) üreticisi küresel şirket Cargill’in Şeker Kurulu’nun kapatılması ve şeker fabrikalarının özelleştirilmesine yönelik yönlendirme yaptığına dair haberler çıkmıştı. Cargill’in bu söylentileri yalanlamasına rağmen, şirketin ocak ayında bu yönde yayınladığı “yönlendirme” raporu ortaya çıktı.
Cargill ‘Şeker Piyasası, Mevcut Durum ve Değerlendirme Raporu- Ocak 2018’ adlı raporunda, kotaların kaldırılmasını, şeker fabrikalarının özelleştirilmesini ve kamunun yapacağı her türlü çalışmaya paydaş olarak katılmayı talep ederek, eğer böyle olursa Türkiye ekonomisinin daha hızlı büyüyeceğini, üretim, istihdam ve ihracatın artacağını, hükümetin de daha fazla vergi toplayacağını vaad ediyor. Aynı raporda özelleştirme halinde, halen yüzde 10’la sınırlanan NBŞ üretiminin yüzde 50’lere yaklaşacağı da ayrıca belirtiliyor.
Özellikle son 1.5 yıldır oluşturduğu baskı rejimini “yerli ve milli” şeklinde tanımlayan, iç politikaya oy devşirmek için “anti-ABD, anti-emperyalist jargonu” dilinden düşürmeyen TC devletinin ise, NBŞ tüketimi nedeniyle toplumu kanser başta olmak üzere birçok sağlık sorunu ile karşı karşıya bırakacak olan katil şirketin bu raporu karşısında nasıl “yerli ve milli” bir yanıt vereceği merak konusu.